Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
1/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bu kitabın ilköğretim çağındaki çocuklar için hazırlanan 100 temel eserden biri olmasının şaşkınlığı içindeyim. Zira bırakın çocukları, benim bile kitabı okurken dehşete düştüğüm yerler oldu. Spoiler uyarısı vererek kitaptaki her masala tek tek değinmek ve beni rahatsız eden olaylardan bahsetmek istiyorum: 1) Keloğlan: 10-12 yaşlarından oluşan çocuklar evden kaçıyor. Yolda bir deve rastlıyorlar. Dev, çocukları yemek istiyor hatta bir sahnede Keloğlan'ı yakalayıp yemek için çuvala koyuyor. Keloğlan bir şekilde çuvaldan kurtuluyor ve kendisinin yerine çuvala devin buzağısını koyuyor. Dev de Keloğlan zannettiğini buzağısını yiyor. Kitabın finalinde de Keloğlan, devin gözünü oyup kulağını keserek padişaha götürüyor. Padişah da onları ödüllendiriyor ve bu sayede Keloğlan ve evden kaçan diğer arkadaşları zengin oluyor. • Masalın; göz oymak, kulak kesmek ve çocuk yemek gibi korkutucu ögeler barındırması ve çocukları evden kaçmaya teşvik eder bir havasının olması beni rahatsız etti. 2) Tembel Ahmet: Padişah, 3 kızına nasıl bir adamla evlenmek istediklerini soruyor. Sadece küçük kız dürüstçe fikrini söylüyor ama bu yüzden cezalandırılıyor ve tembel bir adamla evlendiriliyor. Kız, tembel adamı dövmekle tehdit ederek adamın çalışmasını sağlıyor. İlerleyen sayfalarda da bu tembel adam, kuyuda başka bir kız bulup onu kurtarıyor ve bu sayede zengin oluyor. • Kuyuya nasıl girdiği ve orada nasıl yaşadığı belli olmayan bir kız, kolay yoldan zengin olan tembel bir adam, dürüst olduğu için cezalandırılan bir kız, kızı zengin olunca ona tekrar değer veren bir baba... Bu masaldan ne çıkarmalıyız? 3) Kuğular: Kötü bir üvey anne var ve üvey evlatlarına büyü yapıyor. Fakat çocukların babaları bu durumu hiç umursamıyor hatta büyü yüzünden çirkinleştikleri için çocuklarını görmek istemiyor. Çocuklar da bir şekilde kendi kendilerini kurtarıyor. • Her şeyden önce üvey anne konusunu ele almak lazım. Masallardaki tüm üvey annelerin kötü olması ve üvey evlatlarına zarar vermeye çalışması, daha küçücük yaştaki çocuklarda çok yanlış fikirler oluşmasına sebep oluyor hatta başlı başına 'üvey' kelimesi bile zihinlerinde olumsuz bir kavram olarak yer ediniyor. Bu durumun, üvey anne-baba-kardeş sahibi olan çocuklar için ne kadar kötü ve üzücü olduğuna değinmiyorum bile. 4) Nar Tanesi Ya da Düzme Keloğlan: Bu masaldaki en büyük sıkıntı, kadın karakterin aşk uğruna hırsızlık bile yapması ama bunun çok da önemli bir olay değilmiş gibi gösterilmesi. Erkek karakterin kılık değiştirip sevdiğini kadını küçük düşürmesi ama kadının bunu umursamaması da ayrıca problemli bir durum. 5) Keşiş, Ne Gördün: Evinden kaçıp tanımadığı adamların evine gizlice yerleşen ve onlara yardım eden bir kız var. Adamlardan biri ile gönül ilişkisi kuruyor ama adam savaşa gitmek zorunda olduğu için kızdan ayrılıyor. Fakat kız Keşiş kılığına girip adamla gidiyor ve onun memleketine yerleşiyor. Gelgelelim savaş bittikten sonra bile adama kimliğini açıklamıyor. Adam evlenecek olunca da eski hâline bürünüp adamın düğüne gidiyor. İşler de tam bu noktada çirkinleşiyor. Adamın annesi, gelinini çok çirkin buluyor ve bizim kızı çok beğeniyor. Ve oğlunun yatağına gelinini değil, bizim kızı sokmaya karar veriyor. Odada karısını değil, eski aşkına benzediğini zannettiği ama aslında zaten eski aşkı olan kadını bulan damat da hiç olayı sorgulamadan bizim kızla birlikte oluyor. Masalın sonunda da oğlan gerçekleri öğreniyor, kızın kılık değiştirmesi zerre umursanmadan mutlu sona ulaşılıyor ve çirkin gelin, babasının evine postalanıyor. • Bir kızın evden kaçıp tanımadığı adamlarla yaşaması, kılık değiştirip o adamların peşine düşmesi ve evli bir adamla birlikte olması; sadece güzel insanlar mutlu olabilir mantığı ile çirkin diye adlandırılan gelinin harcanması... Masaldaki her detay o kadar kötü ve yanlış ki diyecek bir şey bulamıyorum. 6) Pekmezci Anne: Yine kılık değiştirerek sevdiğini kandıran ve bunu son dakikaya kadar gizleyen bir karakterin hikâyesi. Ama en nihayetinde mutlu oldularsa yalanın ve kandırmanın ne önemi var, değil mi! 7) Yılan Bey'le, Peltan Bey: Her şey Sultanın bir Yılan doğurması ile başlıyor. Bir yanda da kötü bir üvey anne var ve üvey kızı ölsün diye bu Yılan üzerinden planlar yapıp duruyor. Ama ölen annesi ile mezarlıkta iletişim kuran kızımız (şu cümlenin akıllara zararlığına bakar mısınız) üvey annesinin her tuzağından kurtuluyor. Sonra bu Yılan, gerçek bir insana dönüşüyor ve bizim kızla evleniyor. Gelgelelim bu Yılan savaşa gidince üvey anne tekrar hamle yapıyor ve bizim kızı çıplak bir şekilde ormana bırakıyor. Ne yapacağını bilemeyen kız da yakındaki bir mezarlıkta bayılıyor. Fakat tesadüf o ya, tam o anda mezarlıktan bir kapak açılıyor ve birisi kızı içeri alıyor. O kapağın altında da büyüye uğradığı için yer altında yaşamak zorunda kalan Peltan Bey var. Kızımız 4 ay baygın yatıyor ve hamile olarak uyanıyor. Peltan Bey de üzülme seni çıplak bulmam bizim nikahlandığımız anlamına gelir diyor. Kız ben evliyim diyince de Peltan Bey, kocan ölmüştür, yaşasaydı seni şimdiye kadar bulurdu diyor. Sonra da bir şekilde büyüden kurtuluyorlar ve yer altından çıkıp Peltan Bey'in sarayında mutlu mesut yaşamaya başlıyorlar. Ta ki Yılan ortaya çıkana kadar. Meğer bu gariban senelerce karısını aramış. Burada bulunca da Peltan Bey'e diyor ki; o, hangimizi seçerse onunla olsun. Kız da Yılana âşık olmasına rağmen evlatları için Peltan'ı seçiyor ve Yılan, üzüntüden insan formunu tamamen terk edip yılana dönerek ortamı terk ediyor. • Masalın ne kadar feci olduğu ve çocuklar için hiç uygun olmadığı ortada zaten. Üstüne bir şey söylemeye gerek bile yok bence. Kitaptaki masallar bunlar. Kitabın yazarının Ziya Gökalp gibi bilindik biri olması ya da kitabın 100 temel eserden biri olması içeriğinin ne kadar sıkıntılı olduğu gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki. Ek olarak: Bu kitap, Çocuk Vakfı tarafından yayımlanan 100 Temel Eser Raporu’nda (2009) “temel klasik eser niteliği taşımayan; konu, içerik, anlatım ve tema bakımından çocuk gerçekliğine uygun olmayan; yetişkin dil dizgesine göre yazılmış; dönem edebiyatı özelliğinde 22 kitap” olarak sayılmış. İkinci ek: Evet, masallar içinde olağanüstü olaylar ve karakterler barındırabilir ama benim şahsi görüşüm, hem çocukların hayal gücünü geliştirecek hem onları olumsuz yönde etkilemeyecek hem de onları gerçeklikten bu kadar uzaklaştırmayacak masalların okutulmasından yanadır.
Altın Işık
Altın IşıkZiya Gökalp · Bordo Siyah Yayınları · 20121,471 okunma
··
1 artı 1'leme
·
1.026 görüntüleme
Gamze okurunun profil resmi
İncelemeni okurken neye uğradığımı şaşırdım hangisi daha kötü karar veremedim cidden bu kitabın puanı nasıl 7.8
Esin Elif okurunun profil resmi
Tüm bunlara rağmen okuyanlar nasıl çocuklara okutulmasından yana olur aklım almıyor. Kitapta geçenleri anlamadan kör bir şekilde okumalarına, ses çıkarmamalarına, övmelerine, hatta özellikle çocuklara okutun demelerine çok sinirlendim. Tam puan verenler, övenler falan nasıl bir akıl tutulması yaşamışlar hayretler içerisindeyim
Bu yorum görüntülenemiyor
Zümrüt Liz okurunun profil resmi
Sayenizde kitabi okumaktan vazgectim. Zaman kaybi olmasin. :) Cocukken okumustum sanirim ama aklimda hic kalmamis. Turkçe ogretmeniyim, dediginiz gibi 100 temel eserden biri. Okullara gonderilen setlerde mevcut. Yazarin, bu eseri 1922'de basilmis. Bundan yüz sene onceki Turkiye'de (ya da cumhuriyet ilan edilmedigi icin "Osmanli'da" da denilebilir :) ) yazilmis eser sayisi az oldugundan muhtemelen deger gormus. Temel eserler listesine ne zaman alinmis bilmiyorum ama listeden cikmasi gerektigi aşikâr artik.:) Malum, bizim ulkedehizli yapilmasi gerekenler yavaş, yavaş yapilmasi gerekenler hizli yapilir genelde.😌
HAKAN okurunun profil resmi
176 sayfalık bir kitapta sadece masallara takılıp kalmak, düşünceniz doğru bile olsa eleştirinin tek taraflı olması birde aman tanrım yandık tavırlarınız kusura bakmayın ama içi boş ve gereksiz
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.