Deleuze ve Guattari, devrimci bir politika gündeme getirebilmek için arzu düzlemine dolayısıyla da kaçınılmaz olarak bilinçdışına başvurur. Çünkü Deleuze için bilinçdışı, tiyatrodan ziyade bir fabrikadır; üretken bir makinedir. Bunun yanında bilinçdışının ilgi alanı anne-baba ile münakaşa etmek veya onlarla vakit harcamak değil, kimlikle, cinsiyetle, tarihle, yani sosyal ve siyasi çerçeveyle uğraşmaktır .Özellikle Deleuze'e göre, arzu, bilinçdışı akışlar tarafından toplumsal alanda üretilen ve anlamlandırmaya tabii tutmayan bir göstergeler sistemidir. Ayrıca arzu, bilinçdışının oluşturduğu türlü sentezler içerisinde, duygulanımsal ve libidinal enerjinin sürekli üretimidir.
Bu nedenle arzu makineleri olarak kabul edilen bireyler ve özelde kadınlar, özgürce arzu üretimi gerçekleştirip arzu düzlemine geçiş yaparak, insan ve doğa gibi geleneksel kalıpları aşabilirler. Bunun için de kadınlar, rasyonalitenin mutlak iktidarının karşı, üretkenlik arz eden ve libidal enerjiden teşekkül eden arzuyu politikleştirmekle mükelleftirler.