Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Elinizdeki çeviri, kitlesel olarak ilk kez Çin'de yayılıp insandan insana bulaşarak iki ay gibi çok kısa bir sürede tüm ülkelere yayılan Koronavirüs adlı virüsün meydana getirdiği Covid-19 hastalığının bütün dünyayı etkisine aldığı bir dönemde, 2020 yılının Nisan ayında yayına hazırlandı. Bu ölümcül salgın o kadar hızlı ve kolay yayılıyordu ki bulaştan korunmak için tek çarenin insanların birbirinden uzaklaşması olduğu anlaşıldı. Dünyada ve Türkiye'de insanlar evlerine çekilmek zorunda kaldı. Zorunlu olanlar dışındaki işyerleri, fabrikalar, okullar, devlet daireleri, pazarlar, ticaret alanları, eğlence mekânları, kısacası insanların bir araya geldiği bütün ortamlar kapatıldı. Tüm sanat, kültür ve spor etkinlikleri iptal edildi. Her türlü yolculuk sona erdirildi. Birçok ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yine de 22 Nisan 2020 itibariyle dünyada virüse yakalandığı saptananların sayısı dünyada 2.7 milyona, Türkiye'deyse 100 bine varmıştı. Bu sadece tespit edilenler. Bunun yaklaşık on katının da saptanamadığı veya hastalığı hafif geçirdiği sanılıyor. Ölüm sayısı da resmi rakamlara göre dünyada 185 binin, Türkiye'de iki binin üzerinde. Aynı tarih itibariyle dünyada Koronavirüs'ün en çok bulaştığı ve en çok can aldığı ülke olan ABD'de, Jack London'in yaşadığı ve kitapta anlatılan olayların geçtiği California eyaleti, 40 bine yakın hasta ve 1.500'e yakın ölümle salgının önemli merkezlerinden biri. Bu tür büyük toplumsal olayların edebiyata yansıyacağı öngörüle bilir. Ancak Jack London'in elinizdeki romanı yazarken esinlendiği büyük bir salgın yoktu. 1900'lerin ilk yıllarında San Francisco'da yüz küsur kişinin etkilendiği küçük bir veba salgını görülmüştü. Dünyada yirmi milyon, ABD'de ise 700 bine yakın insanın ölümü ne neden olan İspanyol Gribi, 1918'de, yani Jack London bu kitabı yazdıktan sekiz yıl sonra çıkmıştır. Dolayısıyla Jack London'ın esin kaynakları arasında, tanık olduğu bir salgın yoktur. Ama onun bilimsel gelişmeleri yakından takip ederek eserlerine yansıttığını biliyoruz. Louis Pasteur, Robert Koch gibi mikrobiyolojinin uluslararası öncülerinin veya ABD'deki bilimcilerin çalışmaları konusunda okumalar yaptığı, tanıdığı bilim insanlarından bilgi aldığı, romanda ilgili yerlerden anlaşılıyor. Ayrıca dünyanın geçirmiş olduğu büyük salgınlar konusunda da bilgilenmiş olduğunu ve on beş bin kitabı içeren kütüphanesinde Kara Veba'dan bahseden kitapların bulunduğunu varsayabiliriz. Bütün eserleri gibi romanını bu bilgi temelinde kurgulamış olmalı. Sonuçta bu bilimsel temel ve kendi öngörü gücü sayesinde yüz on yıl öncesinden, 2020'de yaşananlara benzer sahneler yazmış. Örneğin bilim insanlarının mikrobu bulmak ve yok etmek için canları pahasına yaptığı çalışma ve onlara duyulan saygı, Koronavirüs karşısında sağlıkçıların davranışı ve onlara duyulan saygıyla paraleldir. Salgının hava taşıtlarıyla yayılmasına, Koronavirüs'te de rastlıyoruz. Romanda okuduğumuz, kişisel varlığını bile hiçe sayarak kahramanca baş kalarına yardım edenlere, birbirleriyle dayanışanlara 2020'deki salgında da tanık oluyoruz; aynı şekilde bencillere, çıkarcılara, açgözlülere de... Yine Kızıl Veba salgınında elindeki olanaklarla sadece kendini kurtarmaya bakan kapitalistlerle Koronavirüs salgınında işçilerini işten kovan veya ücretsiz izne çıkaran günümüz kapitalistleri arasındaki devamlılığı fark ediyoruz. Son olarak, Jack London'in kurguladığı Kızıl Veba mikrobu, önüne çıkan herkesi hemen öldürüyordu. Koronavirüs belki bu mikrop kadar öldürücü değil ama onun da insanın vicdanına sığmayan bir stratejisi, doğanın acımasız işleyişi demek olan, neredeyse "evrimsel ilke" denilebilecek bir mekanizması var: Varlığını sürdürmek ve yayılmak için nüfusun en hareketli kesimi olan gençlerle bünyesi kuvvetli olan kişilere ihtiyaç duyuyor. Bu kişilere bulaştığında onları öldürmek yerine kendini onlara taşıtıyor. Öyle ki fark etmeden ya da çok hafif belirtilerle hastalığı geçiren çok kişi var, bunlar dolaşıyor ve virüsü yayıyor. Asıl hayatı tehlike yarattığı kesimse, ezici çoğunlukla zayıflardan oluşuyor. Nasıl bir hastalık yapıcı organizma aracılığıyla gelirse gelsin hiçbir pandeminin Kızıl Veba gibi uygarlığımızı çökertmeyeceğini umalım; insanlığın yüz on yıl öncesinden bu yana büyük ilerleme kaydettiğini, romandaki şiddet sahnelerinin tamamen gündemimizden çıktığını gönül rahatlığıyla söylemek, o kadar da kolay değil."
Sayfa 67 - Çevirmenden İlgilisine Notlar
·
73 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.