Cimri Baba gerçek oldu. Yer yer komik bile olan bir romandı aslında. Trajikomik de olabilir ama bence komikti. Taşra üzerine yazılmış bu romanda ‘Grandet’ adında bir adamın epey cimriliği söz konusu ki bazı yerleri inanılmaz tanıdık geldi bana. Vakalar aslında birbiriyle bağlantılı. Servetlerine rağmen fakir hayatı yaşayan taşralılar, ki günümüzde bunlar şehirde de olsalar ‘Varyemez’ olarak adlandırıyoruz bunları, alışkanlık haline getirdikleri cimrilikleriyle de cebinde akrep var dediğimiz grubu oluşturuyorlar. Oldukça zengin olup aynı zamanda oldukça harabe bir evde yaşamaları örneği de aklıma şöyle bir şey getirdi. Parası var ama harcamaya korkuyor, bir defa olsun eğlenememiş insan modeli. Yani şöyle düşünün 40 yaşlarında oldukça iyi paralar kazanıyorsunuz ama ne bir yer gezebilmiş, ne eğlenebilmiş ve bu şekilde 60 yaşları devirmişsiniz. O paranın ne anlamı var? Yani size bir faydası yok, herhangi bir şey için kullanmaya da çekiniyorsunuz, e yanınızda da götüremeyeceksiniz. O zaman ne işe yarıyor ki? Mesela benim cebimde 100000₺ var diyelim. Ben bunu kullanmayacaksam, yıllarca bankada duracaksa, benim ne işime yarayacak bu para? Şöyle, ev almayacağım, araba almayacağım, farklı bir kültür görmek için de gezmeyeceğim. Hiçbir şey yapmayacağım ve o para orada duracak. Bana ne faydası var? Bu bana epey mantıksız geliyor. Oldukça beğeneceğiniz bir eser olduğunu düşünüyor, iyi okumalar diliyorum..

Eugenie GrandetHonore de Balzac · Can Yayınları · 20173,033 okunma

·

68 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sadık Kocak