Hakan Bıçakçı'nın okuduğum ilk kitabıdır. Buna başkaları da eklenir mi hiç bilemiyorum. Zira son sayfaya kadar sabırla okuduğum için kendimi tebrik edeceğim şu an. Hep bir umutla çevirdim bi'sonraki sayfayı: evet şimdi değişecek, şimdi sarsacak romancı hem bizi hem Doğa'yı... Ama heyhat! "Yapay" olduğunu bu kadar hissettiren başka bir roman kahramanıyla tanıştığımı hatırlamıyorum. Kahramanımız zamanında Sartre, Camus, Kafka, Proust okumuş, ama birden biri (aslında bir olay, ama o kadar basit ki. Üstelik yazar bu "çarpıcı" buluşunu birkaç kez de açıklıyor.) kızımızı ters çevirip beyin namına ne varsa boşaltmış kafasından: işte karşınızda plaza kızı! İnanılmaz!! Ne anlatımda bir güzellik, ne olayda bir çarpıcılık ne de roman kişisinde bir inandırıcılık... Benim için bir hayal kırıklığıydı.