Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tatilimin bu başyapıtla başlaması ne güzel oldu. Bu sıkıcı, kara bulutların her yeri griye boyadığı pazar günü, dodi yanıbaşımda artık on dokuzuncu yaşının ortalarına giderken zar zor nefes alarak, ciğerlerinde gürültüyle solumaya çalışarak yatarken, içerden çamaşır makinasının sesi, annemin sesi, komşuların sesi birbirine karışmış odama doluşurken, ve odamda, yani koca ömrümün neredeyse tamamının içinde geçtiği loş ışıklı, soluk ve artık kirli mavi renkli duvarlı odamda, raflarımda artık çok sevdiğim iki insanın birbirinden güzel hediye kitapları sıralanmış bana gülümseyerek bakarken, okunacakları güne dek böyle mahcub ve güzel; pespaye, dağınık, ayrıca uykusuz uzandım yatağıma ve öyle okumaya devam ettim kitabımı. Dün başlamıştım okumaya, aylar olmuştu Stefan Zweig okumayalı, en son okuduğum kitabını sevdimse de çok da iyi bulmadığımı hatırlıyorum, öyle de yazmıştım hem..ama şimdi... Olağanüstü Bir Gece'yi okurken hem yazarı neden sevdiğimi hatırladım hem de kendimi bu tadı doya doya tadabilmek için sayfalara bıraktım. Hayatı sahteliklerle, kendi sınıfının göz aldatıcı konforlarıyla darmadağın olmuş bir adamın, artık duyguları nasırlaşmış, hiç birşey hissemediğinin farkına azar azar varan bir insanın bir suçla kendine gelişini, silkelenişini, hakikatin farkına varışını anlatıyor kitap. Hayatım boyunca en çok ilgimi çeken temalardan birisi bu olmuştur: kendi kendiyle karşılaşan, konforlu hayatları bu karşılaşmayla dağılan, kendini tanıdığını sandığı onca senedir aslında sadece bir yanılsamayla yaşadığını anlayan karakterler...Orhan Pamuk'ta aşk bir başkasına dönüşmekti, insan ancak o insana dönüştükçe kendi oluyor ama bir yandan da kendisi ortadan kayboluyordu; Katzenbach'ın psikoanalist'inde karakterimiz bir suç aracılığıyla kendini 50 yaşında tanımaya başlıyor ve o da suçla canlanıyor ve hayat buluyordu. Vampirle Görüşme adlı muazzam güzellikteki eserinde Anne Rice, vampire dönüşen bir karakter aracılığıyla insan olmanın ya da olamamanın trajedisini anlatıyordu. Ancak hiç bir karşılaşma, hiç bir dönüşüm, hiç bir yüzleşme Zweig'ın bu eserindeki kadar güzel değil; çünkü suçtan, suçun insana yaptıklarından böylesi hayat fışkırması, betonlaşmış ve insanı öldüren, ruhunu güdük bırakmış yaşamamışlıkları yıkarak ışık dolu bir hayat sevinci çıkaran hiç bir suç, hiç bir yüzleşme yok o eserlerde. Kitabın son 20 sayfası herhalde yazarın da eserleri arasında çıtanın en yükseklere çıktığı, hayat ve insan sevgisiyle, varoluş sevgisiyle üslûbun şiirleştiği ve içimizi titretmeden bırakmayan güzellikte bir karşılaşma, ve insanlaşma öyküsü olarak son buluyor. Karakterimiz kendini bulmak üzere kendini kaybederken, hiç yapmadığı şeyleri yapmak üzere ilk kez samimi ve kendisi olurken, yakaladığı bu damarda hissettiği yaşam sevgisi şaşırtıyor insanı. Kendimiz olabildiğimiz anlar, kendimiz olduğumuz yerler, yani şu an burası gibi, bu kitap sitesi gibi yerler, ve sevdiğimiz nice insan, kendimiz gibi olabildiğimiz, zayıflıklarımız ve suça meyillerimizle bizler ne kadar da sahiyiz, ne kadar da gerçeğiz. Kınayan bir bakıştan ya da sözden incinmeden bu sayfalara bırakırken kendimizi, biz edebiyatla iyileşenler Zweig'ın bu karakterine ne kadar da benzemekteyiz.. çünkü bizler de aynı dertle muzdarip ve aynı yükle beli bükülmüş insanlar değil miyiz, bizler de samimi olamamanın derdiyle yorgun ve bitap düşmüşlerden değil miyiz, ve buraya, bu siteye gelip de okudukça ve okuduklarımız üzerine nice şeyler yazdıkça bizler de bir suçla aydınlanmayı, kendimizi bulabilmeyi, kendimize ya da bir başkasına dönüşebilmeyi umut etmekte değil miyiz? Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti diyen yazarın karşısında, bir gün bir suç işledim ve bütün hayatım değişti diyen bu Zweig karakteriyle aynı damardan, aynı soydan değil miyiz bizler de? O yüzden buralarda değil miyiz? İçimizde biriken ve artık dışa taşan bunca söz, bunca kelime ve hikâye, bu karakter gibi bir suçla kendini bulmayı bilerek ya da bilmeyerek isteyen ve arzulayan bizlerin suç ortağı değil mi? ve buraya her yazdığımızda, kendi düşünce ve hislerimizi, bizler de yaşadığımız yüzleşmelerle biraz daha samimi ve sahici değil miyiz? Bütün hayatımız bizim, kitabın son satırlarında söylediği gibi yazarın, "bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde kaybedecek birşeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan, bütün insanları anlar" sözleriyle kalbimize fısıldadığı gibi, insanın kendini anlaması, kendini anlayan insanların bütün insanları anlaması ve bu anlayış sebebiyle şefkat ve merhametle insanları kucaklaması uğruna ter döküşümüz ve gayret edişimizden ibaret değil mi? yani edebiyatla içi dolup taşan bizler; ancak bir suçla kendine gelebilen, ve iyileşmek için suça bulaşan bizler edebiyata ve onun sıcak ve sarmalayıcı sıcaklığına ve arkadaşlığına, yarenliğine muhtacız... yani; edebiyat bir suçtur. Bu suç bize kendimizi keşfetmeyi, kendimizle yüzleşmeyi ve bu yüzleşmeyle başkalarına şefkat ve sevgi duyabilmeyi öğretir. Sait Faik bir suçludur, aynen Çehov gibi. Jack London gibi. Bizler, yani edebiyatla hayatı ve insanları sevmeye çalışan ve edebiyatla kendini iyileştirmeye çalışanlar, biz yalnızlar, biz pazarları ve sair günler evlerinin küçük odalarında bir başka suça gönül indirenler, bütün sokak dozer sesleriyle inlerken ve baktığımız onca kedi kayıpken, artık kalp ağrısından saklanarak yataklara, ama anlamaya ve sevmeye yazgılı bütün edebiyat seven insanlar gibi, suçumuzla yaşamaya devam ediyoruz. O halde; nice zamandır söylediğim gibi, iyiki edebiyat var. iyiki edebiyat var.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023143,5bin okunma
··1 alıntı·
854 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Okurken gözlerim doldu, demek ki dedim yanlız değiliz, demek ki aynı şeyleri hissedip farklı ifade ediyoruz, demek ki onca basitlik arasında ayakta alkışlanacak insanlar da var. İncelemenin çok ötesinde mükemmel makalenizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Cem okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim..çok incesiniz..yalnız değiliz bence de..
Yasemin okurunun profil resmi
Çok içten bir inceleme olmuş hocam.Zweig'in kitapları sıfırdan ve tekrardan okunmak için bekliyor.Arada bir dönüp uğramalı yazara, hatirlattiginiz için teşekkür ederim.
Cem okurunun profil resmi
ben de size teşekkür etmeyi unutmuşum ..inceliğiniz için teşekkür ederim:) zweig'dan vazgeçemeyiz, arada bu güzel insanı hatırlayıp sevmek gerekiyor:)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
eso.okur okurunun profil resmi
İyi ki edebiyat var, ve iyi ki de edebiyatı bu kadar güzel tasvir eden düşünce suçluları var. Teşekkürler.
Cem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim..:)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Mustafa okurunun profil resmi
Duygularınızı ne güzel anlatmışsınız. Evet iyiki edebiyat var;)
Cem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim:)
Şennur Oğuz okurunun profil resmi
Harikasınız
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.