Gönderi

Bin Aşık Yılı Uzakta
İçine kezzap düşüren gazeller Bozlak ve gırtlak, acının ses telleri Kış gecelerinde şehit, soğuk ve gazi, peygamber menkıbeleri Halka uzanan elleri tırpan, gözleri yol karası Çare değirmenlerinde elenen umut Her türkünün nakaratı kalbe bıçak yarası Ok değmiş neylersin yaram sızlar Tükenir nakdi ömrümün dilin sermayesi bir ah kalır Katalitikle ısınır Kazancı Bedih Dumanla zehirlenen bir ozanın Kanasa da yüzünün çizgileri Yansa da bağlamayı üzen elleri Zalim, kahpe, kelek İşte her ne hal ise felek! Yapsa da her numarasını seherker Yalancı, düzencil ve sihirbaz Yetişir komik-i şehir, kelime-i sihir ve sabır Her sabah aç karnına birer kaşık tahammül Hesabı geri gönderen müşteriler için ve işlerin kötü gittiği akşamların Pilakiyle suiistimal edilen meyhaneler Adımızı bilirler şahsen tanırlar kızdığımız adamları Öfkemiz şakacıdır çünkü şakamız silinir bizim Hep geçsem de davetkar acıların gece yarılarından Dile gelmekten yorgun dilin kendisi olmak istese de efkar Bir ışık sızar mavi ve her defasında gümüşten, meraklı ve aksi gibi müjdesi var Her suç mahallinde bulunsa da parmak izim Hatırla hüznümüz iyimserdir bizim
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.