İçine kezzap düşüren gazeller
Bozlak ve gırtlak, acının ses telleri
Kış gecelerinde şehit, soğuk ve gazi, peygamber menkıbeleri
Halka uzanan elleri tırpan, gözleri yol karası
Çare değirmenlerinde elenen umut
Her türkünün nakaratı kalbe bıçak yarası
Ok değmiş neylersin yaram sızlar
Tükenir nakdi ömrümün dilin sermayesi bir ah kalır
Katalitikle ısınır Kazancı Bedih
Dumanla zehirlenen bir ozanın
Kanasa da yüzünün çizgileri
Yansa da bağlamayı üzen elleri
Zalim, kahpe, kelek
İşte her ne hal ise felek!
Yapsa da her numarasını seherker
Yalancı, düzencil ve sihirbaz
Yetişir komik-i şehir, kelime-i sihir ve sabır
Her sabah aç karnına birer kaşık tahammül
Hesabı geri gönderen müşteriler için ve işlerin kötü gittiği akşamların
Pilakiyle suiistimal edilen meyhaneler
Adımızı bilirler şahsen tanırlar kızdığımız adamları
Öfkemiz şakacıdır çünkü şakamız silinir bizim
Hep geçsem de davetkar acıların gece yarılarından
Dile gelmekten yorgun dilin kendisi olmak istese de efkar
Bir ışık sızar mavi ve her defasında gümüşten, meraklı ve aksi gibi müjdesi var
Her suç mahallinde bulunsa da parmak izim
Hatırla hüznümüz iyimserdir bizim