Türkiye'de insanların kişiliklerine yönelik saldırılar birçok alana yayılmış durumda: Kültür, din, otoriter aile yapıları, cinsel baskılar, ezberci eğitim sistemi birçok çocuğu psikolojik olarak sakatlayarak büyütüyor.
Siz bilmeyenler kadar ses çıkarmadıkça , niteliğinizin farkına varamayacaklar ve anlaşılmadığınızı düşüneceksiniz. Meşgul olduğunuz işler başkalarının gözünde değersizleşecek ve vazgeçilebilir olduğunuzu zannedeceksiniz. Ses çıkartmak derken bağırmayı , gürültü yaparak barbarlaşmayı değil , doğru zaman ve doğru yerde kendini anlatmaktan geri durmamayı kastediyorum. Bilgi sahibi olduğumuza emin olduğumuz her konuda , eğitim aldığımız alanlarda , hödüklerden daha çok ses çıkarmalıyız.
Şehrin harmonisi insan ilişkilerine , konuşmalara ve beklentilere yansıyor.Nasil davranırsanız ne tür bir karşılık alacağınızı kestirebiliyorsunuz. Bunu kestiremediğim ortamlar beni rahatsız ediyor . Birkaç yıl önce İstanbul'da bir arkadaşımın evinden çıkıp duraktan taksiye binmistim ve kendi evime gidecektim.Taksiciye adresi söylediğimde,"Oraya nasıl gidilir ?"dedi. "Ben burada araba kullanmadığım için yolları bilmiyorum ama isterseniz duraktaki arkadaşlara soralım ," dedim.Genc şoför hakaret ettiğimi düşünmüş olacak ki durduk yere arabadan inip kapımı açtı ,yakama yapıştı ve " Ne diyin lan sen !"dedi. Duraktan beni tanıyan orta yaşlı iki taksici gelip adamı üzerimden aldılar .Yine beni tanıyan başka bir taksici,"Kusura bakmayın Vedat Bey,daha yeni işe başladı.Henüz alışamadı,"dedi.Neye alışacak ki ? İnsan olmaya mı?
Hayata dair beklentilerinize karşı başkalarından saygı beklemek bazen o başkalarına sizi egoist gösterse bile ilişkilerinizde kırmızı çizgilerinizi baştan çekin.Aksi halde size rahatsızlık veren davranışlar dünyanıza dönüşebilir. Siz "Hayır!" demeyi öğrenmedikçe kendini gerçekleştirememenin huzursuzluğuyla hayatınıza mutsuz devam edebilirsiniz.
İnsanın kendisi yükselişte olsa bile , başkalarının kendisinden çok daha hızlı yükselmesine şahit olduğunda,kendi yükselişini önemsizleştirerek mutsuz olabiliyor.