110 yıllık yaşayan tarihimiz Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’daçevremde gördüğüm çoğu yaşlıdaki memnuniyetsizlik, şikayetçilik, yaşayamadıklarının verdiği tatsızlıktan eser yok.
Hata yapabileceğini, her şeyin doğrusunu kendisinin bilmediğini bilen, sorulan sorulara “genelleme yapmak istemem” diyerek kendisininkinin münferit bir hayat deneyimi olduğunun altını çizen erdemli bir yaşlı. Tatlı suyun başı kalabalık olur, Muazzez Hanım da bu yüzden gençler için bir çekim merkezi.
Öğrendikçe insanın dünyada kapladığı yerin küçüklüğünü fark etmiş, bir tanecik hayatını bir masal kahramanı gibi içinde hiç “keşke” kalmadan yaşayabilmiş, yılmaz bir karakter.
Tam bir Cumhuriyet kadını ve Türk milletine karşı hala ümitvar. Eğitim, hukuk, ekonomi… bunlar bir nesilde toparlanabilecek şeyler, Atatürk’ten gördük.
Ama ahlaksızlık nesilden nesile öğretilen, cesareti verilen, artan bir salgın. Tekrar ahlaklı bir toplum inşaa edilmesi, utanmanın hatırlanması gerekecek.
Narin bugün okula gidemeyecek…
“Bizim iki haftada bir evimiz basılıyordu, askerler gelip kitap arıyorlardı, yasaklı olabilecek ne arıyorlarsa işte, bilmiyorum. Bunlar bende hep yer etti. Bir de şey oluyor, bir utanç oluyor komünitede.”
Nehir Tuna
Geçtiğimiz günlerde bir kitap okuyordum, kitapta tıp ahlakıyla ilgilenen bir doktor şöyle diyor: "Bizler yapay ve gerçek dışı olana rehin düştük. Besini gırtlağımızdan yuvarlamak, tıkınmak, alelacele tüketmek hem onu hazırlayan insan emeğini değersiz kılar, hem de bizim için feda edilen bitki ve hayvanların hayatlarına saygısızlıktır. Televizyon önündeki yemek sadece beslenmedir, halbuki sofra varlığın farkına varmaktır. Nimeti hissetmek ve şükretmek için bir fırsattır. Hazırlanıp paylaşılan bir öğün aile hayatını biricik kılar. Soframızda dostlarımızı ağırlamak, dostluğu besleyip büyütür. şükür duası ve teşekkür ise o nimeti bize vereni ve emek harcayanı hatırlatır. Yemenin daha derin manası şudur: İhtiyaç hâlinde yaşamak bir zül değildir ve hayatta bir varlık olarak insan iyiye, güzele, doğruya yönelir..