Stefan Zweig'ın ince fakat bir o kadar da etkileyici olan kitaplarından bir başkası... Şu ana kadar okuduğum 3 Stefan Zweig kitabında da dikkatimi çeken bir anlatım şekli var. Kitabın başındaki ana kahraman (olduğunu düşündüğümüz kişi) genellikle birisi ile karşılaşıyor veya ansızın bir mektup alıyor ve anlatıcı artık birinci ağızdan o yeni kişi oluyor. Açıkçası dümdüz olayları anlatmaktansa bu şekilde anlatılmış olması anlamı daha da derinleştiriyor. (Eğer tam açıklayamamışsam "Kürk Mantolu Madonna" kitabının konuyu işleyiş tarzını örnek gösterebilirim) Kitapta ele alınan 'aşk', benim görüşlerime çok zıt olsa da o görüşteki bir kişinin duygularını okumak çok hoşuma gitti. Asla birine körü körüne bağlanan birisi olmadım, olanları da anlamamaktayım. Fakat bu kitapta herkesin mutlak aşk kavramının farklı olduğunu ve herkesin bu uğurda farklı şeylerden taviz vereceğine şahit oldum. Bazı yerler anlatımı güçlendirmek için çok sık tekrar etmiş fakat bunun 'spontan yazılan bir mektup' olduğunu göz önünde bulundurarak değerlendirmekte fayda var. Çünkü kitabın çok büyük çoğunluğunu oluşturan mektubun yazarı sıradan, edebiyatçı olmayan bir kadın. Genel olarak hoşuma giden, geçirdiğim zamanı duygu dolu kılan bir kitap oldu. Okunması ve anlaşılması zor olmayan, başlangıç seviyesindeki kişilerin rahatlıkla okuyabileceği bir kitap. Herkese iyi okumalar!

Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,6bin okunma

·

50 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Yeni Bir Okurun Gözünden