Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Eloise Ana, eger oradaysan, lütfen bana biraz para gönder. cok fazla değil, biraz ekmek ve bir şişe şarap alayım, gücümü toplayayım, yeter! Üç dört frank işime yarar. Eloise Ana, bana bu iyiliği yaparsan sana ne kadar minnet duya cağım, bilemezsin. Ve emin ol, bana bir şey gönderirsen, ilk yapacağım şey sokağın aşağısındaki kilisene gidip sana bir mum yakmak olacak. Amin. "Bu mum işini de duaya dahil etmemin sebebi, Azizlerin kendi onurlarına mum yakılmasından hoşlandıklarını duymamdı. Tabi ki sözümde duracaktım. Ancak ben ateistim, bundan bir şey gelecegine gerçekten inanmıyordum. "Sonra, tekrar yatağa girdim, beş dakika sonra kapım vuruldu, içeriye Maria girdi. Bizim otelde kalan tombul bir köylü kızıydı. Çok aptaldı ama iyi bir kızdı; beni o halde görmesini umursamıyordum."Beni görünce Nom de Dieu diye bağırdı, Sana ne oldu böyle? Bu saatte neden hala yataktasın? Quelle mine que tu as!" Ceset gibi görünüyorsun." "Muhtemelen çok berbat görünüyordum. Bes gündür bir lokma geçmedi bogazımdan. Neredeyse tüm zamanı yatak ta geçirmiştim. Üç gündür ne tıraş olmuş ne yıkanmıştım. Odam da tıpkı bir domuz ahırı gibiydi. Maria, "Ne oldu?" diye bir kez daha sordu. "Olan şu ki tanrım!" dedim. Açlıktan ölüyorum! Bes gündür bir sey yemedim. Iste olan bu! "Maria dehşete düşmüştü. "Beş gündür bir şey yemedin mi?" dedi. "Ama neden? Hiç paran yok mu?" "Para!" dedim. "Param olsa açlıktan ölür müyüm, sanıyorsun? Hepi topu beş meteliğim var, kalan her şeyim rehinde. Etrafa bak bakalım, sence bu odada soyulacak ya da rehin verilecek bir şey kalmış mı? Eğer elli santim edecek bir şey bulursan, benden zekisin demektir." "Maria gözleriyle odayı aramaya başladı. Etrafa saçılmış ıvır zıvırı itiyordu ve birden oldukça heyecanlandı. Kalın dudaklı büyük agzı şaşkınlıktan açık kaldı. "Hey, aptal!" diye bağırdı. "Ahmak! Bu ne o zaman?" "Köşede duran boş bir yağ bidonunu aldığını gördüm. Her şeyimi satmadan önce bir gaz lambam vardı, haftalar önce o lambaya aldığım gazın bidonuydu bu."Omu?" dedin, gaz bidonu. Boş! Ne olmuş? "Sersem Buna üç buçuk frank depozito vermedin mi sen? "Tabi ki. Üç bucuk frank vermiştim. Bidon için hep para alırlardı. Bidonu görtürünce parayı da geri alyordun bunu tamamen unutmuşum. "evet," diye başladım. Maria, "Salak" diye bir kez daha bağırdı.Heyecandan dans etmeye başladı. Takunyaları tahta döşemeye saplanacak, diye korkmaya başlamıştım. Durdu, 'Salak! "Tes fou" Tes fou! Sunu dükkana geri götürüp depozitonuzu geri almaktan başka ne isin var senin? Üç buçuk frank orada dururken, sen açlıktan öl Ahmak! "O bir gün boyunca bidonu dükkana geri götürmeyi akıl edemedigime bir türlü inanamıyorum. Nakit üç buçuk frank para ve bunun hiç aklıma gelmeyişi! Yatagin içinde oturdum. Acele et! diye seslendim Maria'ya. "Benim için sen götürüver, köşedeki bakkala götür, hızlıca git! Gelirkende bana yiyecek getir!" "Maria'ya bir şey söylememe gerek yokmuş. Bidonu kaptığı gibi, sanki bir fil sürüsü iniyormuş gibi bir gürültüyle merdivenlerden inmeye başlamıştı ve üç dakika sonra bir kolunun altına bir kilo ekmek, digerine ise yarım litre şarap sıkıştırmış bir şekilde döndü. Teşekkür edecek vaktim yoktu. hemen ekmegi kaptım ve dişledim. Uzun zaman aç kaldıktan sonra ekmegin tadının nasıl olduğunu fark ettiniz mi? Soguk, nemli, hamur hamur, tipkı macun gibi. Ama Tanrım, ne kadar iyiydi Şaraba gelirsek, onu bir dikişte içtim ve dosdoğru damarlarıma geçip oradan tüm vücudumda yeni kan gibi dolaşmaya başladı sanki. Oh, bu her şeyi değiştirmişti! Nefes bile almadan iki kilo ekmeğin hepsini yiyip bitirdim. Maria, ellerini kalçalarında öylece durmuş ekmek yiyişimi seyrediyordu. "E, daha iyisin, ha?" dedi bitirdiğimde. "Daha iyiyim!" dedim. Harika hissediyorum! Beş dakika öncekiyle aynı adam değilim. Şimdi dünyada istediğim tek bir şey var, bir sigara. "Maria, elini önlüğünün cebine soktu. "Sigara alamazsın." dedi. "Paran yetmez, üç buçuk frangından sadece bu kadar kaldı, yedi metelik. İşe yaramaz, en ucuz sigaranın paketi on iki metelik." "O zaman, sigara alabilirim!" dedim. Tanrım, ne şans ama! Beş meteligim vardı, tam yetiyor. "Maria on iki meteliği alıp tütüncüye gitmek üzere dışarı çıkmıştı. O sırada tamamen unuttuğum bir şeyi aklıma geldi. Lanet olası Eloise Ana vardı! Eger bana para gönderirse, ona bir mum yakacağım diye söz vermiştim; duamın gerçekten kabul olmadığını kim söyleyebilir? "Üç ya da dört frank,"dedim ve hemen üç buçuk frank geldi. Başka imkânı yok, on iki meteliğimi mum almaya harcayacaktım. "Maria'yı geri çağırdım. Çare yok, dedim, Eloise Ana var. Ona mum yakacağıma söz vermiştim. On iki metelik muma gidecek. Aptalca, değil mi? Sonuç olarak sigara içemiyorum." Eloise Ana mı?" dedi Maria. "Ne olmuş Eloise Anaya?" Para göndersin, diye ona dua edip mum adadım, dedim. Duamı kabul etti, neyse ki para geldi. O mumu almak lazım. Can sıkıcı bir şey ama sanırım, sözümde durmam gerekir "Peki, Eloise Ana nereden aklına geldi. "Resminden, dedim ve her şeyi anlattım, işte burada görüyorsun diyerek resmi gösterdim. "Maria resme baktı ve sonra beni şaşkına çeviren bir kahkaha patlattı. Güldükçe gülüyor, odanın içinde tepiniyor, şişman böğürlerini patlayacaklarmış gibi tutuyordu. Delirdi, herhalde diye düşünmeye başladım. Iki dakika sonra anca konuşabildi. "En sonunda Aptall' diye gerçekten diz çöktügünü ve o resme dua ettiğini mi söylemeye çalışıyorsun? Bunun Eloise Ana olduğunu kim, dedi ki sana?" "Ama ben bunun Eloise Ana olduğuna emindim, dedim. "Sersem! Bu kesinlikle Eloise Ana değil. Sence kim ola bilir? "Kim? dedim. "Suzanne May. Otele adı verilen kadın." "Suzanne May'e dua etmişim, yani Imparatorluk döneminin en ünlü fahişesine..." (Üzgün değildim. Maria ile ikimiz baya gül müştük ve sonra konu üzerinde tekrar konuşunca, Eloise Ana'ya hiçbir şey borçlu olmadığım sonucuna vardık. Duayı kabul edenin o olmadığı kesindi. Bu yüzden de mum almaya gerek yoktu. Böylece bir paket sigaram vardı artık.
·
179 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.