Gönderi

1500'lü yıllarda Almanya'nın durumu ne kadar da kötüymüş
"Kent toplumunun tepesinde, "seçkinler" diye anılan "patrici aileleri" bulunuyordu. Bunlar en zengin ailelerdi. Meclislerde ve tüm kent makamlarında bunlar oturuyordu. Bu nedenle, kentin gelirlerini yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda bunları tüketiyorlardı. Zenginliklerinden, hem imparator hem de imparatorluk tarafından tanınan geleneksel aristokratlar faydalanıyordu. Konumlarından güç alarak kent halkını ve kente bağlı köylüleri de bütün yollarla sömürüyorlardı. Tahıl ve para tefeciliği yapıyor, her tür tekeli ellerine geçiriyor, bir topluluğun ardından bir diğerini kent ormanlarını ve çayırlarını kullanma haklarından tümüyle yoksun bırakıyor ve bunları doğrudan doğruya kendi özel çıkarları için kullanıyorlardı. Keyfi bir şekilde yol, köprü ve kapı vergileri ve başka yükümlülükler getiriyor, lonca ayrıcalıklarının, ustalık ve yurttaşlık haklarının ve adaletin ticaretini yapıyorlardı. Kente bağlı alandaki köylülere, soylulardan ya da din adamlarından daha iyi davranmıyorlardı; tam tersine, çoğu patrici olan kent idarecileri ve yetkilileri vergilerin toplanmasında, aristokratik sertliğe ve açgözlülüğe ek olarak belirli bir bürokratik titizlik getiriyordu. Bu şekilde toplanan kent gelirleri en keyfi biçimde yönetiliyordu; sadece bir formalite olan kent muhasebesi mümkün olduğunca ihmal ediliyor ve karmaşıklaştırılıyordu; yolsuzluklar ve açıklar hep gündemdeydi. Kent yönetiminde ortaya çıkan yolsuzluklar ve dolandırıcılıklar düşünülürse, her yandan ayrıcalıklarla çevrili, akrabalık bağlarıyla ve ortak çıkarlarla sıkı sıkıya kenetlenmiş bir kastın kent gelirleriyle muazzam derecede zenginleşmesinin ne kadar kolay olduğu anlaşılır.
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.