Gerçekliğin bilgisinin yokluğu, doğanın insandan esirgediği bir yaşam hakkı olarak düşünülebilse de, doğanın armağanı gibi de addedilebilir. Zira doğa, insanı kendi tahakkümünde tutmamış, özgür bırakmış; kendisinden daha karmaşık bir organizasyonun, insan beyninin aşkın gerçekliğinin ve girift sosyokültürel yapılanmanın, kendi eksik bıraktığını tamamlamasına izin ve destek vermiştir. İnsan beyni oldukça uzun bir tamamlanmamışlık, dolayısıyla tamamlanabilirlik sürecine açıktır. Bu armağan, yani hemen büyümeme, çocuk kalma (neoteni) insanın ve kültürün maddeyi ve doğayı aşmasını, aşkınlaşmasını mümkün kılan faktördür.