Heidi
Trt çocuk ekranlarında çizgi filmi yayınlanıyor. Tahminime göre çizgi filmini büyük küçük demeden, izlemeyen yoktur.
Gelin haydi! Şimdi de okurun gözünden, Heidi’ye bakalım.
Heidi beş yaşında küçük bir çocuktur. Anne ve babası ölünce ona teyzesi bakar. Ama sonra teyzesi iyi bir iş bulunca Heidi'ye bakamayacağını anlar ve onu dedesine emanet eder.
Heidi’nin dedesi ise doğayla iç içe küçük bir köyde yaşamaktadır. Rengarenk kır çiçekleri, tertemiz hava, keçiler, kuzular, yemyeşil bitki örtüsü.. Burası Heidi için bambaşkadır, cennetten bir köşe sanki, mutluluk kaynağıdır.
Bir gün teyzesi tekrar çıkagelir. Heidi’yi Frankfurt'a götürmek istediğini, onun orada engelli küçük bir kıza arkadaşlık edeceğini söyler. Dedesi de bu yüzden Heidi'yi gönülsüz göndermek durumunda kalır.
Heidi doğa yaşamına alışmışken kendini, bir anda ödül ve cezaların hüküm sürdüğü kent yaşamı içerisinde bulur ve yerini yadırgar.
Her ne kadar evin küçük kızı Clara ile iyi arkadaş olsa da dedesinin evi ve kır hayatı burnunda tütmektedir. Bu yüzden evine geri dönemediği için her geçen gün Heidi çiçek gibi solmaktadır.
Durumu görenler, daha fazla Heidi'yi yanlarında tutmak istemezler ve onu dedesinin evine gönderirler.
Heidi evine dönmüştür artık, çok mutludur. Eski günlerdeki gibi arkadaşı Peter ile keçileri otlatacak ve dağda bayırda rengarenk çiçekler toplayabilecektir.
Günler birbiri ardına geçer ve birgün şehirden bir misafir gelir: Gelen misafir Klara'dır. Heidi, Clara'yı görünce çok sevinir. Zamanın büyük çoğunu Klara ile geçirir. Tabi bu durum Peter'in hoşuna gitmez. Ve kıskançlık eder. Klara'nın tekerlekli sandalyesini uçurumdan aşağı yuvarlar.
Hani derler ya her şerrin arkasında bir hayır vardır diye.. Tekerlekli sandalye kırılınca Klara yürümek için daha da istekli hale gelir. Ve artık yavaş yavaş tekerlekli sandalyeye bağlı kalmadan yürüyebilecektir ve yürür de..
###
Heidi Çocuk Edebiyatı'nın eşsiz eserinden biridir.
Roman her yetişkinin okuması gereken ve kendi hayatından dersler çıkarabileceği niteliktedir.
Clara engelli bir çocuk yürüyemiyor. Uzun zaman önce geçirdiğim trafik kazasıyla benzer durum benim de başıma gelmişti, yürüyemedim.
O günleri hatırlıyorum da yürüyememek, başkasına muhtaç olmak, kendi kendine yetememek, gerçekten çok üzücüydü. Başıma geldiği için belki de..Clara'yı çok iyi anlıyorum. Zor çok zor..
Peter'in kıskançlığı.. Ne denir? Ne söylenir? Arkadaşı Heidi'yi, Clara’dan kıskandığı için tekerlekli sandalyesini kırıyor. Kızalım mı ona?
İyi de o daha çocuk. Ne bilsin?
Ama bana kalırsa çocuk kalbi temizliğini buradan da gösterdi. Çünkü Peter sandalyeyi kendisinin kırmadığını saklamadı, yalan söylemeyerek, gerçeği itiraf etti.
Neticede keyifle okunabilecek bir eser.. ◕‿◕