Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

463 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Ölü Adam
Osmanlı İmparatorluğu, 'ya tamam ya devam' diyerek girdiği Cihan Harbi'nden ağır bir hezimetle çıkmış, payitahtı dahil olmak üzere şehirleri İtilaf kuvvetlerince işgal edilmiş ve artık 'hasta adam'lıktan ölü adamlığa gerileyerek fişinin çekilmesini beklemekteydi. Tarih kitaplarımızda 'Almanya yenildiği için biz de yenik sayıldık' doğrultusunda bir anlatı halen bulunuyor mu bilmiyorum ancak artık kendimizi bu şekilde aldatmamamız gerektiğini düşünüyorum. Doğu cephesinde Rus İmparatorluğu tarafından her zamanki gibi büyük bir hezimete uğratılmıştık ve eğer Bolşevikler Rusya'da yönetimi ele geçirmese Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'nun önemli bir kısmını ebediyen kaybetmiş olacaktık. Güney cephesinde de Kutül Amare ve birkaç direniş dışında İngiliz İmparatorluğu'na karşı hezimete uğrayarak asırlardır hakimiyetimizde bulunan toprakların büyük kısmını kaybetmiştik. Cihan Harbi'nde göğsümüzü kabartan ve sonuçları bakımından en büyük başarımız olan Çanakkale Muharebeleri ise mütarekeyle birlikte aleyhimize bir moral bozukluğuyla sonuçlanmıştı, çünkü onca şehit vererek savunduğumuz Çanakkale Boğazı'ndan İtilaf kuvvetleri birkaç sene sonra ellerini kollarını sallayarak geçmiş ve asırlardır başkentimiz olan İstanbul açıklarına demirlemişlerdi. Yenilginin baş sorumluları İttihatçıların başları yurt dışına kaçmış, padişah Vahdettin yönetime tek başına egemen olup İngilizlere tam bir teslimiyet göstererek kendi geleceğini koruma politikası izler olmuştu. En kötüsü bu duyguya memleketin aydın kadrosunun da iştirak ediyor oluşuydu ve Kemal Tahir'in bu üçlemesinin ilk kitabı olan "Esir Şehrin İnsanları"nın üzerine eğildiği ana konu da tam olarak budur. Kemal Tahir bu durumu, "Hiçbir memleket, aydınları tarafından bu kadar kancık­ça terk edilmemiştir,"(s.406) diyerek ifade eder. Romanın kahramanı Kamil Bey, bir paşa oğlu olup uzun yıllardır yurt dışında işleriyle meşgul olan halkından kopuk bir Osmanlı burjuvasıdır. Ekonomik durumu kötüye seyredince memlekete dönüş yapar. Eşi Nermin uzun yıllar sonra döndüğü İstanbul'u eskisi gibi görüp mutlu olurken Kamil Bey, kendisini farklı bir istikamete sevk edecek ilk işareti biz okurlara vererek hüzünle dolup bu şehrin eski İstanbul olmadığını düşünür. Sokaklarda yabancı devletlerin askerleri gezmekte, bir zamanların süper gücü Osmanlı Devleti, kendi şehrinin asayişini sağlamaktan aciz bir halde debelenmektedir. Köhnemiş İmparatorluğun adalet mekanizması çökmüş, kadınların sosyal konumu kara çarşafın ardına gizlenmiş, din adına insanlar kendi çıkarlarını sağlamaya girişmiş, gazetelerinde Ali Kemâl gibiler Padişah Vahdettin ile cisimleşmiş teslimiyetçi ruh halini ve Kuvayi Milliye'ye kustukları İttihatçılara duydukları öfkeyle halkı tamamen yılgınlığa sevk etmektedirler. Özetle, Kanuni Sultan Süleyman'ın uzun uzun sahip olduğu memleketleri bir üstünlük vurgusu olarak girişine yazdığı ve sonunda da "sen ki Fransa diyarının kralı Fransuva," diyerek aynı vurguyla bitirdiği mektubu yazan haşmetli Osmanlı İmparatorluğu artık İngilizlerin bir uç karakolu, sömürgesi ve uzantısı haline gelmekteydi. Kamil Bey, "Karadayı" adında Kuvayi Milliye'yi destekleyen bir gazete çıkaran eski okul arkadaşlarıyla karşılaştığında bir anlamda hayatında kırılma yaşanır. Bu noktadan itibaren kahramanın erginleşmesinin seyrini okuruz. Kemal Tahir, Kamil Bey üzerinden aydın kesimi eleştirir, yargılar ve mahkum ederken öte yandan onlara günah çıkarma fırsatı da tanımış olur. Kemal Tahir'in bu romanı, Kurtuluş Savaşı konulu kitaplarda zannederim pek rastlanılmayan bir noktaya eğildiği için bilhassa değer görmesi gereken bir eser; çünkü ağır mağlubiyetlerin ardından gelen büyük zaferin haklı gururuyla genelde zafer edebiyatı yapılır ve yaparız ancak Kemal Tahir, savaş zamanının arka planına, yani işgal altındaki İstanbul'un sokaklarına gözlerini diker ve o dönemki halkı anlamaya çalışır. Bu epey kıymetli bir çaba. Öte yandan toplumla alakalı nokta atışı tespitlerini de görüyoruz. Bunlardan ikisini aktarmak isterim: "Bizim millet ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor." (s.215) "Her milletin kendine göre davranışı olur. Bizim millet, her zaman kuv­vete tapmıştır. Eşkıyadan başka muhalif görmemiş bir memleket­te, Avrupa metodlariyle çalışılır mı?"(s.254) Keyifli okumalar...
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 200510,2bin okunma
··
9,3bin görüntüleme
Sıfır Virgül Beş okurunun profil resmi
"Bizim millet ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor." bir incelemenin bitiş cümleleri için harika olmuş. Kaleminize sağlık.👏👏👏
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.☺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.