Kültürümüzde büyük boyutları olan diğer bir kale de paradır. Pek çok kişi maddi şeylere verilen değer ve önemi içeren materyalizm kavramını anlar ve bunun yanlış olduğuna inanır; buna karşın İsa materyalizmden bir kavram olarak değil, sahte bir tanrı olan paradan (mamondan) bahseder. NIV (New International Version) Mamon’u “para” olarak çevirir ama KJV orijinal metnin ruhuna daha uygun olan “mamon” u tercih eder. Bu nedenle “mamon”u genel bir terim olan “para” ya da “zenginlik”ten ziyade sahte bir tanrının kişisel ismi olarak yorumlayabiliriz. Mamon, Eski Antlaşma’daki Baal, Aştoret ya da
Molek gibi bir tanrı ya da ilah olarak temsil edilebilen bir prenslik,
hükümranlıktır. Şeytani bir kültsel yönetici olarak kötü ruhların
gücüdür. “Tanrılar”dan ve “putlar”dan hala varolan şeytani güçler olarak
bahsetmek tuhaf ve demode görünebilir ama, bu görüş için Yeni
Antlaşma’da yetkimiz var. Pavlus, Korintliler’e cinlerin putperest
tanrıların arkasında olduğunu ve bunların bugün doğrudan putperestliğin “dini” şekliyle çalışmayabileceklerini, varlıkları ile
güçlerinin kültürümüzde gördüğümüz etkilerle gösterildiğini
anlattı. Mamon, bu güçlerin en kuvvetlilerinden biridir ve özellikle
milyonlarca müridinin bulunduğu Batı dünyasını etkilemektedir.
Son yıllarda başka yerlerde de milyonlarca mürit edinmiştir.
Nitelikleri hırs ve açgözlülüktür, ki bu da kutsal Kitap’ta özellikle
putperest olarak betimlenir. Hindu’lar Mesih’e gelince, onlardan
putlarını yakmalarını bekleriz ama kaç tane Batılı Hristiyan
Mamon putuna tapınmaktan feragat eder? Put gerçek Tanrı’nın yedeğidir. Bir puta tapıyorsak, Tanrı’da bulmamız gereken güvenci, amaç ve kimliği ondan bekleyeceğiz. Bu özellikle Mamon’la ilgili durumda açıkça görülür; güvencemiz kazandığımız paraya dayanır, amacımız kazanmak olur ve
kimliğimizi kazandığımız para miktarına ya da o paranın bizim için
satın aldığı şeylere göre ölçeriz. Sigorta şirketleri, bize güvence
veren maaş formatında “güvenli bir gelecek” sunarak çıkarları için
Mamon’a yaranmaya çalışır. İşimizde ve terfilerimizde sahte bir
amacı (daha çok güvence elde etmek için daha çok kazanma) ve
kazandıklarımıza dayanan yetersiz bir kimliği arayarak Mamon’a
hizmet ederiz. Aslında insanları değerlendirdiğimiz standart bile Mamon’un
başarılı olduğu yöntemlerden birini oluşturur: “Büyük bir evde
oturuyorlar.” “Pahalı bir arabası var.” “Kendi işinin patronu.”
Kilise önderlerinin bile gelen zengin konuklardan ve bazı kişilerin
kiliseye verdiği miktardan saygıyla söz ettiklerini duyabilirsiniz.
Bu şeyler insanları yargılama ölçümüz olursa, Mamon da aramızda
olur. Yakup, kilisede zenginle yoksul arasında ayrım
yapmamamızı ya da insanları sahip oldukları mülklere ve sosyal statülere göre yargılamamamız gerektiğini açık ve seçik ortaya
koydu. Her türlü kötülüğün bir kökü de para (Mamon’a tapma)
sevgisidir. Kutsal Yazılar’ın bu metni sık sık yanlış alıntılanır.
Para sevgisi aldatma, yalan söyleme, savaşma, manipüle etme ve
aileye yeterince zaman ayırmama gibi sınamaları da beraberinde
getirir. Bu, son derece sinsidir; çünkü erkekler, aileleri için para
kazanmak için yaptıklarına inanma gibi aldatıcı sınamayla karşı
karşıya kalırlar. Para sevgisi ailelerde korkunç sürtüşmelere de
neden olabilir; örneğin, miras paylaşımları. Mamon’un esas silahlarından biri kaygıdır. İsa bizi aynı metinde hem Tanrı’ya hem de Mamon’a hizmet edemeyeceğimiz konusunda uyarır. Hayatımız, geleceğimiz ya da ne yiyip ne
içeceğimiz gibi maddi konularda kaygılanmamamızı söyler.
Göksel Babamız neye ihtiyacımız olduğunu bilir ve bizim de
kaygıya teslim olmaktan ziyade O’na güvenmemiz gerekir. Kaygı,
duygusal stresin ve hatta fiziksel hastalıkların güçlü nedenlerinden
biridir. Kaygılandığınız zaman, bunu Mamon’un bir aracı olarak
görmeli ve şöyle demeliyiz: “Bu Mamon’un bir aracıdır ve ben
bunun Tanrı’yla arama girmesine izin vermeyeceğim!”
Mamon’un kalesiyle savaşmak, putlarımızı yakmamıza tekabül
eder. Tıpkı İsa’nın zengin genç adama neler yapması gerektiğini
söylediği gibi. Herkesin her şeyini yoksullara vermesi
gerektiğini söylemiyorum. Bu, o adama verilen özel bir buyruktu;
çünkü İsa, o adamın sorununun para sevgisi olduğunun ayırdına
varmıştı. O zaman Mamon’un kalesiyle nasıl savaşmalıyız? İlkin, etrafımızdakilere tuhaf gelebilir ama cömertçe vermeye
başlayabiliriz. Kutsal Kitap, bazı kiliselerin ellerinden geldiği
kadarını, hatta daha fazlasını kendi istekleriyle verdiklerini yazar. Eski Antlaşma’da İsrail halkı bir keresinde yöneticilerin baş
edemeyeceği kadar çok verdi. Bugünkü kilise muhasebecileri
için ne büyük bir bereket olurdu! Kutsal Kitap’a dayanan ondalık
sistemini uygulamak buna atılan ilk adımdır. Ondalık verdiğimiz
vakit şu beyanatta bulunuruz: “Materyalizm tarafından
yönetilmemeye kararlıyım; dolayısıyla gelirimin ondalığını Rab’be vermek önceliğimdir.” Buna bağlı olarak Mamon’un kalesiyle bireysel ya da birlikte imanla savaşırız. Bazen bir kilisenin ödeyemeyeceği bir inşaat
projesine başlaması yararlı olabilir. Sadece yararlı bir bina elde
etmek için değil, imanlarını büyütmek ve Mamon’un
hükümranlığını cömertçe vererek yenmek için bir fırsata sahip
olmak bile yeterli bir neden olur. Yeruşalim’deki ilk kilisenin
yaptığı gibi sahip olduklarımızı içtenlikle başkalarıyla paylaşmayı
öğrenerek ve sahip olduklarımıza sıkı sıkıya sarılmayı bırakarak
da Mamon ile savaşırız. Sonuç olarak dünyasal değil, göksel (sonsuz) bir görüşe sahip olarak da Mamon ile savaşırız. Aslında para vermek en iyi
yatırımdır. Verirken göklerde hazine biriktiririz. İsa kurnaz kahya ile ilgili tuhaf bir benzetme anlattı. Efendisi, dürüst olmayan kahyayı akıllıca davrandığı için övdü. İsa, parayı akıllıca yönetmenin cömertliğini ve onun bize değil, Tanrı’ya ait olduğunu bilmemiz gerektiğini söylüyor. Cömertçe verirsek,
cömertliğimizden yararlananlar tarafından “gelecek dünyada” hoş
karşılanırız. Cennette şimdi ulaşılmayan insanlar tarafından
karşılandığınızı bir düşünün! Cömertliğinizle Kutsal Kitap’ın
onların diline çevrilmesini mümkün kıldığınızı, onların imana geldiklerini ve onların sevinç ve takdirlerini size sunduklarını bir
düşünün! Jim Elliot’un meşhur alıntısı burada yerini bulur;
“Kaybetmeyeceği şeyi kazanmak için elinde tutamayacağını veren
ahmak olamaz.