Gönderi

PEYGAMBERLERİN GÖNDERİLMESİNDEKİ HİKMETLER
1- İnsanlar akıllarıyla Allah'ın varlığını ve bazı sıfatlarını tanıyabilirler. Fakat bazı ilahi sıfatları anlayamazlar. "Mebde ve Mead'a' ilişkin işleri çözemezler. Cismani haşir ile ahiret âlemine ait birçok meseleyi bilemezler. İşte peygamberler insanlığa, bu hususta iman etmeleri gereken bilgileri tebliğ ve irşat etmişlerdir. 2- Kulluğun vecibeleri Allah tarafından tayin edilmiştir. Akl-ı selim ışığında etrafımıza baktığımızda hiçbir varlığın Allah'ın lütfundan mahrum kalmadığını görürüz. Buna karşılık insanın gönül âlemi uyanır hisleri kabarır, aşk ve muhabbete gelerek Rabbine şükür kabilinden olmak üzere ibadet etmek ister. Fakat nasıl şükredeceğini, badet ve itaatte bulunacağını bilemez. Ancak peygamberler, mazhar oldukları vahiy ve ilham sayesinde insanlara bu husustaki vazifelerinin nelerden ibaret olduğunu belirlemiş ve bu vazifelerin ne şekilde yapılacağını insanlığa öğretmişlerdir. 3- İnsanların bütün fiil ve eşyanın iyiliğini (husun) ve çirkinliğini (kubuh) mücerred akıllarıyla bilmeleri mümkün değildir. Bu tür işlerin emir ve yasakların gerçek yönü, ancak peygamberlerin tebliğ ettikleri emirler ve nehiyler sayesinde anlaşılabilir. 4- Fert ve toplumun huzuru, ahlâki faziletlerin tatbikiyle ancak mümkün olabilir. İşte toplumun muhtaç olduğu ortak ahlâki faziletleri öğreten ve tebliğ eden, peygamberlerdir. Onlar olmasaydı "insan-ı kamil" ve güzel ahlâk prensipleri olmayacaktı. 5-İnsanlar arasında zaruri olarak devam eden muameleler vardır: Nikah, miras, akrabalık v.s. söz konusu muamelelerle ilgili hükümlerin, fertlerin ve toplumların yararına tanzimi gerekir. İşte peygamberler bu konuda da kavimlerine hakkı ve doğru olanı tebliğ etmişlerdir. 6-İnsanlar yaratılış itibariyle toplu olarak yaşamaya mecburdurlar. Aralarında belli bir nizam dâhilinde bazı ilişkilerin bulunması gerekir. Komşuluk ve arkadaşlık hakkı, karşılıklı saygı, değişik yaştakilerin birbirlerine davranışı gibi... Eğer insanlar güzel bir terbiye, mükemmel bir ahlâk ve karşılıklı fedakârlığa hazırlanmamışlarsa toplumda beklenen disiplini sağlamak mümkün olmaz. Herkes kendi menfaatini ön planda tutarsa toplumun menfaatleri tehlikeye düşer. İşte insanlara bu manevî terbiyeyi, fedakârlığı, yardımlaşma ruhunu telkin ve tebliğ de bulunacak olan, yine Peygamberdir. 7- Bazı gıdaların, içeceklerin ve ilaçların yararları bizce bilinebilir. Fakat vücuda yararlı ve sıhhatimize elverişli bütün maddelerin ve ilaçların tespiti çok tecrübe ister. Bazen yılların ve asırların kaybına sebep olabilir. Fakat peygamberlerin telkin, irşat ve tebliğleri neticesinde, insanlar bu hususta da bazı yararlı bilgi ve tecrübeleri kazanmıştır. 8- Meslek, sanat, icat ve kabiliyet her toplumun bünyesinde bulunması gereken temel unsurlardır. İnsanlık tarihine baktığımızda her peygamberin kendi kavmine sanat, meslek ve çalışma yönünden rehberlik yaptığı görülmektedir. Ziraat, ticaret, demircilik, marangozluk ve terzilik gibi birçok meslekler peygamberlerin yardımıyla toplumun ortak meşguliyeti haline getirilmiştir. İşte bu fiili davranışlar da peygamberlerin kendi kavimlerine tebliğ ve irşatta bulundukları en güzel örnekleridir. 9- İnsanların kendi akıl ve muhakemeleriyle keşfedemeyeceği bazı olaylar, kıssalar, kimyevi ve fizikî kanunlar vardır. Peygamberler kendi kavimlerine bu tarihî kıssaları, kâinatın yaratılışını, ay, güneş, yıldız ve diğer gezegenlerin hareket ve hikmetlerini anlaşılır bir tarzda öğretmişlerdir. Peygamberlerin bu izah, irşat ve tebliğleri sayesinde insanların düşünme ve muhakeme gücü arttığı gibi; ikna, ibret ve teslimiyet sayesinde imanı da kemale ermiştir. 10-Allah tarafından delillerle gönderilen bu seçilmiş insanlar, ümmetlerini ya sevap ve müjde ile müjdelemişler, ya ceza ve azap ile ikaz etmişlerdir. Böylece her insan hayır ve şer adına ne yapacağına kendisi karar verecek duruma gelmiştir: "(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak Peygamber gönderdik ki insanların, peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın." [Nisa, 4/165; Bk. İmam Hasan Basri el-Maverdi, İlamü'n-Nübüvve. Mektebetü'l-Adab, Kahire 1987, s.24-30. Bilmen, Ö. Nasuhi, Muvazzah İlmi Kelam, s.166-170.] Prof. Dr. Fikret Karaman, SÜNNETİN IŞIĞINDA TEBLİĞ VE DAVET, s. 84, 85, 86
Sayfa 84
·
172 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.