(...)
Öğleden sonra, bir koltuk meyhanesinin önünde, birkaç gün önce
gördüğü dilencilerden biriyle tanıştı. Bugün daha dostçaydı.
Genç bir adamdı bu; hiç de kötü görünmüyordu.
Fewkoombey’yi kolundan çekti, birlikte yürüdüler.
“Seni pis köpek seni,” diye başladı söze ama dostça ve sakin konuşuyordu:
“Numaranı göster!”
“Ne numarası?” diye