Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sade hayat:
Hatem, Medine'ye doğru yol aldı. Medine halkı onu karşılamaya çıkmışlardı. Hatem halka şöyle seslendi: -Ey ahali! Bu şehir hangi şehirdir?' - Allah'ın Rasûlu'nun şehridir! - O halde bana Allah'ın Rasulu'nun köşkünü gösterin, orada iki rekât namaz kılayım. - Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in köşkü yok ki! Onun küçük ve sade bir evi vardı. - O halde sahabîlerin köşklerini gösterin, orada namaz kılayım. - Onların da köşkleri yoktu. Onların evleri yerlere bitişik ve gayet mütevazı evlerdi. - Ey ahali! Öyleyse burası Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in değil, Firavun'un şehridir. Bu söz üzerine Hatem'i tutup valinin yanına götürdüler ve "Bu yabancı Medine'ye Firavun'un şehri demektedir" diye valiye şikâyet ettiler. Vali, Hatem'e niçin böyle dediğini sorunca, Hatem: "Acele etme! Ben Acem diyarından gelme bir garip kişiyim. Bulunduğum yerin neresi olduğunu bilmiyordum. Öğreneyim diye sual sordum. Cevap olarak burasının Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şehri olduğunu söylediler. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hanesi nerededir diye soracak oldum ve bana şöyle şöyle dediler..." diyerek başından geçenleri anlatır. Daha sonra sözlerine şöyle devam eder: - Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyuruyor: "Gerçekten Allah'ı ve âhiret gününü arzulayan ve Allah'ı çok zikredenler için Allah'ın Rasûlünde güzel örnekler vardır." (Ahzab, 21) O halde ey bu şehrin sakinleri! Size soruyorum, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e mi yoksa yeryüzünde ilk tuğla binayı yapan Firavun'a mı uyuyorsunuz? Hatem in bu suali karşısında cevap vermekten aciz kalan Medine halkı dağılıp gittiler.
Sayfa 214
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.