Gönderi

104 syf.
7/10 puan verdi
"İnsan, yaşamıyla ilgili olarak çoğunluğun tercihlerini örnek alma zorunluluğunu hissetmemeli, aklı temel almalı, akla karşı duran kalabalıktan kendini kurtarmalıdır." Son zamanlarda antik çağda ki düşünürlerin yazdıkları metinleri okumaya başladım. Çok uzun zaman önce yazılan bu metinlerin günümüzde hala işe yarayan ve alakalı tavsiyeler, düşünceler içermesi bana gerçekten ilgi çekici geliyor. Bu kitabı incelemeden önce, bu metnin yazarını, yaşadığı dönemi ve düşüncelerini bir özetlemek gerek sanırım. Seneca bir Romalı ve doğduğu tarih M.S 3 yılı, Latin edebiyatında ” Yaşlı Seneca ” olarak biliniyor. Daha çok retorik öğretmeni ve hatip kimliği ile o dönemde biliniyor. Babası nedeniyle siyasi bir kariyer çiziyor. M.S 54 yılında, İmparator Claudius ölünce yerine 16 yaşında tahta, genç yaştaki Nero geçiyor. O dönemde, Nero’nun zihinsel sağlığı pek yerinde değil. Annesini öldürmeye teşebbüs edecek kadar paranoyaklaşıyor. Seneca işte bu dönemde sarayda ki tek yetkili kişi haline geliyor. Seneca, Stoacı tutumundan dolayı devlet işlerinde bu kadar etkili olmak istemiyor ve birkaç kez bırakmayı istiyor ama bu istekleri Nero tarafından reddediliyor. Buna rağmen, yaşlılığına doğru kararları bir şekilde görevinden ayrılmak istiyor ve sarayda ki mal varlığının bir kısmını da imparatora bırakarak görevinden ayrılıyor. 61-65 yılları arasında kendini en sevdiği alan olan felsefeye adıyor ve birçok eser kaleme alıyor. Burada ilginç olan ve aslında kendi hayatını hiçe saydığına bir örnek, Nero’ya kurulan bir suikast komplosunda imparatorun kendisinden şüphelenmesiyle Seneca’ya kendi kendisini öldürme cezasına çarptırması ve Seneca’nın ise bunu tereddütsüz uygulayarak kendisini öldürmesi. İşte tam burada, Stoacılığı biraz irdelemek gerekiyor. Stoacılık tarihsel olarak temelde Sokratesçi geleneğe dayanıyor. Kıbrıslı Zenon(M.Ö 334-262) ile başladığı düşünülen bu düşünce akımı o dönemde oldukça popüler. Sokrates döneminde Kinik filozoflar vardı. Bu filozoflar kendilerini bugünün deyimiyle “dünya vatandaşı” olarak görüyorlardı. Stoacı düşünce bu akımdan da etkileniyor. Roma döneminde ise bu ütopik yaklaşım bir nevi gerçeğe yakın bir hale gelerek, mümkün olabilir gibi geliyor. Tamamen olmasa bile, kısmi olarak bu Stoacı yaşamın gerekliliklerine ve “erdem” anlayışına kısmi bir şekilde uymak değerli olarak görülüyor. Seneca, kitabın bir yerinde kendisinin zengin ve birçok bağı bahçesi olan bir kişi olarak Stoacı düşünceyi savunmasının bir iki yüzlülük olduğuna dair konuşanlara cevap veriyor. Kısaca kendisini “dediğimi yap yaptığımı yapma” tarzında ve aslında Platon’un da dediği gibi savunuyor. Basit olarak Seneca erdemli olmayı öncelikle, hayatta ki hazların kişiyi ele geçirmemesi ve dengesini bozmaması olarak tanımlıyor. Metin boyunca “hayatın gelip geçiciliğinin” vurgulandığını görüyorsunuz. Ama, bu yaklaşım bir köşeye çekilip ölümüm beklemek olarak algılanmasın. Seneca, dertlerin, üzüntülerin, mutlulukların hep geçici olduğunun ve kişinin aklını, zihnini gereksiz kuruntularla bulandırmamasının onu güçlendireceğinden bahsediyor. "Dolayısıyla yargısı doğru olan mutludur, her ne olursa olsun, mevcut durumda başına gelenlerden memnun olan, kendi koşullarına uyum sağlayan ve yine koşullarının yarattığı her durumda aklın rehberlik ettiği insan mutludur." Hazla ilgili ise şu kısım ise yaklaşımını güzel özetliyor: "Sen hazzı kucaklıyorsun, ben ona gem vuruyorum; sen hazdan hoşlanıyorsun, ben onu kullanıyorum. Sen onun en yüce iyi olduğunu düşünüyorsun. Ben onu iyi bile görmüyorum. Sen haz için her şeyi yapıyorsun. Ben ise hiçbir şey yapmıyorum." Burada “haz” kavramını hayatın amacı olarak gören bir düşünce akımı olan ve Epicurus tarafından yönlendirilen, kendi zamanında yaşamış düşünürlere cevap niteliğinde buna benzer birçok cevabı kitap boyunca görüyoruz. Bu cevaplar aslında Seneca’nın yaklaşımını ve mutlu bir yaşam üzerine düşüncelerini bizlere özetliyor. Hayatı ile ilgili bir bilge olmadığını, her şeyi doğru yapmadığını ve kendisini en iyi seviyesinde değil en kötü seviyesinden daha iyi olarak tanımlıyor. Her gün kusurlarımı biraz daha azaltmam ve hatalarımı eleştirmem bana yeter diyor Seneca. Bilgenin zenginliği sevmediğini ancak ona sahip olmayı tercih edeceğini savunuyor. Bilge bir kişinin zenginliğine sahip çıkma sebebinin ise, “erdemli” olmasına ulaşmasında bir araç olarak kullanmasından dolayı olduğunu söylüyor. Bu bir şeyin kölesi olmadan ona sahip olma arzusunun kitap boyunca zenginlik, bilgelik, mutlu yaşam gibi kitabın ana temalarında sıkça vurgulandığını ve kitabın aslında ana fikrinin bu olduğunu görüyorsunuz. Kişinin kendi yolunu çizerken bir şeylerin kölesi olacak derecede kendini kaptırmadan, ölçülü bir biçimde erdemli bir yaşama sahip olmak için bu araçları kullanması Seneca’nın bu metninin ana özeti diyebiliriz. Okunmasını tavsiye edeceğim ve insan ile ilgili birçok kaliteli tavsiyeler içeren bir kitap. Seneca’nın ilginç kişiliği ve en zirve noktada iken kendisini bir emir ile öldürmesi, hayat hakkında düşüncelerini ilginç ve okunmaya değer kılıyor. "Yaşamayı tüm ömür boyu öğrenmek gerek, belki seni daha da şaşırtacak ama ölmeyi de ömür boyu öğrenmek gerek."
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı ÜzerineSeneca · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20247,7bin okunma
·
379 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.