Gönderi

#133258513 BİR BURADA BİR ORADA Annemden haber geldi.Amerika'dan misafirimiz geliyor sen de gel birlikte vakit geçiririz değişiklik olur dedi.Hadi gidelim dedik. Biz Burada oturuyoruz gideceğimiz yer Ora , bir saatlik uçak yolculuğuyla gidiliyor. Gideyim iyi olur ,yok gitmiyeyim bir sürü masraf ,of ne yapsam derken hadi gidelim kararıyla uçuş aradık. Altı otobüs bileti fiyatına bilet var . Ne edelim gidelim. Her gün mü gidiyoruz ,her gün mü Amerika'dan misafir geliyor .Gidiyoruz diye çoğul yazıyorum .Ben şahsım ve ergen kızım. Uçak kaçar erken gidelim hava alanına diyerek 19:30 da kalkacak uçak için evden 13 00 da çıktık .Havaalanı ulaşım aracı 15 00 da hareket edecek. Havaalanıyla burasının arası bir saat.Biz 2 saat önce çıkmış olduk. 13 00 -15 00 arası ergen sızlanmalarıyla geçti. Bu çağda böyle bekleyerek vakit kaybının çok ilkel olduğunu söylenerek kafamı şisirdi . Bu çağda bekleme kalkmış mı benim mi haberim yok anlamadım.Ama zeki kızdır.Mutlaka bildiği birşey vardır. maaşallah nazarım değmesin.Bir nazar boncuğu alıp bir yerine taksam iyi olur. Tanrım, aman yarabbim, Allahım şükürler olsun ki sabır taşım1000 derece ısındı tam çatlayacakken otobüs geldi bindik. Şahsım çevreyi izleyerek vakit geçirdi.Deniz kıyısı boyunca gidilen bir sahil yolu olduğu için manzara zevkli oluyor.Ergen arkadaşın ne yaptığını söylemeye gerek yok .Arada birşey söyleyecek oluyorum yüzüme garip bakıyor, kulaklık çıkıyor ,ben de ondan eksik kalmamak için aynı şaşkınlıkla bakınca kulaklık geri takılıyor. 16 00 civarı hava alanına varış ve bu çağın ilkelliği bekleme başladı. Henüz gişe açılmamış olduğundan valizlerin başını bekliyoruz. Ben deniz üzerinden dönüş alacak uçağı, sonsuz gökyüzü boşluğunu ve denizin derinliğini düşünürken adrenalin tavan yaptı. Kulaklıklı, gözü telefondan başka birşey görmeyen kızım arada neredeyim,burası neresi der gibi bakınıyor.Otobüsteki tablonun aynısı yani. Böyle iki saatten fazla geçirdik.Uçuşa bir saat kala gişe açıldı valizleri verdik .Oh be özgürüz. Başını bekleyip ayak bağı olacak valiz yok.Hava alanında tur atıyorum.Köşede üç güvenlik bir kadının çantasından çıkardığı kimlikleri inceliyor .Yaklaşınca önündeki masada kutusu açılmamış beş telefon olduğunu gördüm.Ne olacak diye bekledim ama sonunu göremedim.Hepsi toplanıp güvenlik müdürünün önüne düşüp gittiler. Anons başlayınca havaalanına geçiş bölmesine alındık. Sosyal mesafe hak getire.üç uçaklık yolcu var. Bu nedir niye derken sıraya girdim.Uçaklar rötar yapmış Ankara İstanbul ve Ora yolcuları aynı yerdeyiz. Ben sıra kapma telaşıyla bilet kontrol sırasına girdim uçak gitmeden yetişip binicem, maskemi burnuma yapıştırarak bekliyorum. Beş dakika sonra kızım kolumdan çekti . Yanlış sıradaymışım İstanbul uçağı sırasıymış. Yine bekleme başladı. İstanbul uçtu , Ankara uçtu.Oturmaya yer açıldı oturduk .Yanımdaki bankta oturan genç delikanlı tığla açık mavi büstiyer örüyor hani moda olan sahil giyisisinden. Benim kız yutup izliyor hiç yetiştirememişim .Kendine örse iyi olmaz mı? El kadar şey dünyanın parası.Yavrum kurban olurum sana sen ne becerikli delikanlısın.Gözü telefonda ama büstiyerin örneğini takip ediyor. Uçak kalkıncaya kadar göğsün birini ördü.45 dakika rötarla bizi de çağırdılar . Uçağa bindik .Yan koltukta bildiğiniz şu dikdortgen yiyecek termosu hani marketlerin firsat günlerinde satılan varya ondan duruyor.İlk uçuşum değil ama uçak koltuğunda termosu ilk görüşüm. Sahibi teyze ortaya çıktı hostlara üst bagaja kaldırmalarını söyledi.Dik durmuyor , yan yatırdılar kapak açıldı. Ne var, ne akacak soğuk soğuk başımıza diye yolculuk boyu bir gözüm onda bir gözüm gökyüzünde miyiz hala yoksa denize mi düştük diye pencereden bakıp durdum. Öndeki hafif kilolu teyzenin hostese giyisi torbasında oğlunun damatlığını teslim etmesinden sonra teyzenin kırışmış mı yerinde duruyor mu diye 5 kez kalkıp hiç üşenmeden uçakta gezmesiyle yolculuk sona erdi.Ben yerimden kıpırdasam uçağın dengesi bozulur korkusuyla,teyzenin cesareti arasında bir yerde sıkıştım.Nihayet indik.Sersemledim mi anlamadım. Uçaktan iner inmez şehire giden servis aracı zannettiğim otobüse bindik. Sonra valizlerimiz var biz onları alıp öyle şehire geçelim diye inmeye kalktım.Anladınız işte alanın ulaşım aracıymış, oturttular.Genç bir adam boş su sişesi istedi bir ara.Ne oluyor ,bir bu eksikti derken şişe bulundu.Neyse çişi gelen çocukmuş basamağa doğru dönüp işettiler.O rahatlayınca otobüsteki herkes rahatladı gibi bir his oldu.Yada bana öyle geldi. Amerikadan gelen misafirle liseden kalan ingilizcemle cok iyi anlaştım. Kıskanan eniştenin daha iyi anlaştığını kanıtlamak için incirin ingilizcesini sözlükten bulup fig fig fig fig fig diye incir ikram etmeye çalışması Amerikalının bakakalması,bu yolculuk vesilesiyle iyice gevşeyen beni gözümden yaş getirinceye kadar güldürdü.Ay sinirlerim bozuldu diyorlar bu gülme şekline, işte ondan.Bitmiyor bir türlü.Eniştenin intikam bakışlarına maruz kalarak bayağı uzun süre güldüm Çok pis dalga geçmek için fırsat bekledigini düşünüyorum.Neyse ki onlar Ora da biz Burada yaşıyoruz. Dört gün sonra döndük yine uçakla.Onu diğer etkinlikte anlatırım.Hes kodu zorunluluğundan metroya alınmayışımız, uçağı nerdeyse kaçıracak olmamız biraz da hayal , bir hikaye çıkar bence . Ama tabi ben tedbirliyim işimi son dakikaya bırakmam. Uçustan 7 saat önce evden çıktığım için hava alanına gişe açılmadan gelmiştik.
··
564 görüntüleme
fiLiz okurunun profil resmi
Öyküye isim bulalım mı?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.