Gönderi

464 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bronte'ler beni her zaman heyecanlandırmıştır. 18. yüzyılda yazan, erkek mahlası kullanarak yazdıklarını bastıran 3 kız kardeş... Bu mücadeleyi çok kıymetli buluyorum. 21. yüzyılda, hâlâ, eserleri ve mücadeleleriyle bizlerle oldukları için kendimi çok şanslı hissediyorum ve pozitif bir yanlılık ile Charlotte, Emily ve Anne'den çıkan her yazının harika olduğunu düşünüyorum. İyi ki geçmişler bu dünyadan, iyi ki yazmışlar! Uğultulu Tepeler'e de yukarıda dediğim gibi pozitif bir yanlılık ile başladım nisan ayında. Başlarda karakterleri anlamak, oturtmak biraz zorlasa da kısa sürede alıştım ve kendimi tamamen hikayeye bıraktım ve kitabın yarısını henüz bitirmişken kitabı yarım bırakmak durumunda kaldım fakat kitapla aram o ara öyle iyiydi ki yarım bıraktıktan sonra ilk birkaç gün sürekli aklımdaydı ve bir an önce kaldığım yerden devam etmek istiyordum. Yarım bırakmadan hemen önce ise, Catherine'nin ölümünü ve öncesini okuduğum birkaç bölümden, o bölümlerde hissettiğim kuvvetli ve özel bağdan çok etkilendiğimi, hemen bir yapışkanlı kağıt yardımıyla o bölümleri ileride tekrar okumak amacıyla ayırdığımı söylemeliyim. Şu an, kitabı bitirmişken, o bölümler hâlâ kitapta en sevdiğim kısımlar. Üzerine daha iyi bir bölüm bile okumadım. Catherine'nin ölümü ile bıraktığım hikayeye geri döndüğümde -2 hafta önce- ise bir doğum ile başka bir Catherine katıldı kitaba ve kasvet, kin, öfke, üzüntü de devamında eklendi. Heathcliff'e çok kızdım, özellikle de Cathy ile Linton'un kaderlerine verdiği yön beni hem üzdü hem de öfkelendirdi, kendisine karşı olumsuz hislerim en net olarak bu bölümlerde ortaya çıkmıştı. Edgar Linton, Hareton... Bence ikisi de iyi özlü insanlar ve bu insanların Heathcliff'ten gereksiz yere uzamış bir kin yüzünden zarar görmeleri, Heathcliff'in kendisini benim için en kötü kitap karakteri kılmaya yeter de artar. Okumadan önce denk geldiğim bazı yorumlarda okurların Heathcliff'ten öyle nefretle bahsettiğini görmüştüm ki bir karakterin buna nasıl yol açabildiğine aklım ermemişti. Bende nefret duygusu oluşturmasa da tüm o okurları şimdi anlayabiliyorum: o kötü biri, herkesi olduğu gibi okuru da çıldırtıyor. Evet, kitapla ilgili en kalıcı, en net düşünce ve hislerim bu adamın kötülüğü ve tüm davranışlarının sonucu olarak onu sevmemem etrafında geziyor. Kitabı ikiye böldüğümde kesinlikle ilk yarıdan çok daha keyif aldığımı söyleyebilirim. İkinci yarının getirdiği öfke, kasvet merakımı diri tutsa da nahoş olan olan her şey fazlasıyla nahoş olduğu için sinirlerim gerildi. Daha önce bir kitaba, olayına çok üzüldüğüm çok olmuştur ama öfke ilk kez bu kitapla yaşadığım bir duyguydu. Kitapla ilgili tüm söyleyeceklerim sanırım bu kadar. Favori Bronte kitabım olamadı ama her zaman başımın üstünde yeri vardır.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Koridor Yayıncılık · 201642,8bin okunma
·
147 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.