Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

319 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Materyalizm ile Maneviyatın Arasında
Öncelikle ağır bir psikolojik roman olduğunu ifade etmem gerekli. Kesinlikle duru bir zihin ile okunması gereken bir eser. Zira hem anlatımı hem de barındırdığı eski kelimeler sebebiyle anlaması zor ancak bir o kadar da güzel bir eser. Kitap şu ana kadar gördüğüm en iyi girişlerden birine sahip: “Ferit, Ferid, it, id , t, d, t…” Kitabın kahramanı olan Ferit’in ismi içinde aslında kitapta bir çatışmanın olacağı bilgisini veriyor bize Peyami Safa. Eskilerin deyişiyle Ferid, yeni Türkçe ile Ferit…Aynı zaman da id de boşuna eklenmemiş oraya. Zira id demen kimlik demek. Roman da konusu itibarıyla ruhi bunalımlar eşliğinde kimliğini arayan Ferit’in hikayesi. Peyami Safa Matmazel Noraliya’nın Koltuğunu 1949’da yazmış. En azından kitabın çıkış tarihi bu. Bu kitaptan önceki son romanını ise 1933’de yazmış. Arada 16 senelik uzun bir boşluk var. Peyami Safa bu arada bir takım makale ve incelemeler yazmış ki bunların bir kısmı felsefe ve siyasi akımlar ile alakalı. Kanımca Peyami Safa yazdığı bu incelemelere ek olarak 2. Dünya Savaşının kendisinde yarattığı etki ile birleşince ortaya Matmazel Noraliya’nın Koltuğu çıkmış. Kitabın ilk kısmında mantığı ön plana alan ve maneviyattan uzak Ferit’in hayatına giriş yapıyoruz. Ferit en az kendisi kadar tuhaf insanların olduğu bir apartmanda tek göz bir odada vehimleri ile beraber yaşamaktadır. Ciddi ruhsal sıkıntıları olan Ferit bir yandan kendi ruhsal sıkıntılarını çözmeye çalışırken diğer taraftan başta apartman sakinleri olmak üzere çevresindeki diğer insanların ruhi dünyalarına da dahil olmaktadır. Kimler yoktur ki bu apartmanda; uyurgezer, sosyopat, psikopat, sofu, filozof, vs…Öte taraftan tıp kurken okulu yarım bırakıp felsefe okumaya karar vermiş fakat onu da yarım bırakmak üzere olan biridir Ferit. Bir de kız arkadaşı vardır Ferit’in, Selma. Selma ile oldukça çalkantılı bir ilişkisi vardır Ferit’in. Bir gün bir apartman girişinde Selma’yı sıkıştırıp öpmek istemesine Selma sert bir tepki gösterince araları bozulmuştur ve Ferit’in ruhsal bunalımları iyice alevlenmiştir. Sanrılar, kaygılar, hezeyanlar içinde yaşayan Ferit bir de üstüne mali sıkıntılar eklenince iyice bunalıma girmiştir. Hatta bir ara deli olduğunu bile düşünmeye başlamıştır: “Deli değilim ben, deli kadar basit değilim.” Bu sırada sebebini söylemeyeceğim bir şekilde paraya kavuşan Ferit, apartmandaki tek anlaştığı insan olan Yahya Aziz’in tavsiyesi ile adaya gider ve bir süre orada yaşamaya karar verir. Ve bu şekilde kitabın ikinci bölümüne giriş yapmış oluruz. İkinci bölümde ise kitaba ismini veren Matmazel Noraliya ile tanışırız. Bu bölümde Matmazel Noraliya’nın bıraktığı günlüklerden ve hizmetçisi Fotika’nın anlattıklarından çok etkilenir Ferit. Üstüne üstlük sadece metafizk ile tanımlanabilecek birtakım hadiseler de başına geldikten sonra değişmeye başlar kahramanımız. Artık maneviyata önem veren bir insan olmuştur ve bu sayede özlemini çektiği içsel huzura da kavuşmuştur. Kitanın son kısmına ise Yahya Aziz ve Ferit arasındaki diyalog damga vuruyor. Bu diyalog pek çok açıdan bilgilendirici. Tabi aynı fikirde olmayan birçok okur da çıkabilir bu gayet normal. Buna göre gelişne tüm siyasi akımların ve dini hareketlerin ortak amacı bireyde bulunan ben duygusunun yerine biz duygusunu yerleştirmektir. Zira bir kişide ben daha kuvvetli ise bu kişi kendi refahı için ahlaki kuralları ayaklar altına alıp ve toplumun diğer fertlerinin zararına da olsa çeşitli eylemlere girebilir. Bu sebepten ötürü kitapta liberalizm en tehlikeli siyasi akım olarak aktarılmakta. Sebebi ise liberalizmin maneviyatı hiçe sayıp maddeci bir yapıda olması gösterilmekte. Oysa kişinin içsel huzura erişebilmesi için manvi dünyasının çok kuvvetli olması gerektiği ifade edilmiş. Bunu da Matmazel Noraliya’nın bütün gün bir koltukta oturup her nefeste Allah demesi ile yaşadığı sıkıntılarda uzaklaşıp adeta ulvi bir şahsiyete dönmesi üzerinden örneklendirmiş. İlk paragrafta belirttiğim gibi okuması zor bir kitap. Gerçekten de tam anlamıyla bir psikolojik roman. Son kısımlarında siyasi akımlar ve iktisadi modellere dalsa da bu kitabın psikolojik bir roman olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ancak şunu da ifa de etmem gerek; ilk kez Peyami Safa okuyacaklara tavsiye etmiyorum. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ile başlamak daha mantıklı olur bana göre. Yine psikolojik tahliller barındıran ancak daha hafif bir kitap olan Mahşer de başlangıç için ideal. Ama eninde sonunda muhakkak okumanız gereken bir eser. Zira Rusların Dostoyevski’si varsa bizim de Peyami Safa’mız var…
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20177,6bin okunma
·
819 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.