Başlangıçta takas vardı. Tek hücreli canlılar birlikte yaşamayı, yalnız
yaşamaya tercih etmişlerdir. Dolayısıyla çok hücreli canlılar ortaya çıkmıştır ve bu çok hücreli canlılar birlikte üremeyi, yalnız üremeye tercih etmişlerdir. Dolayısıyla, cinsellik ortaya çıkmıştır. Daha sonra cinselliği keşfeden bu canlılar karada yaşamayı, suda yaşamaya tercih etmişlerdir ve
kara canlıları ortaya çıkmıştır. Karadaki canlıların bir kısmı ise yine birlikte yaşamayı yalnız yaşamaya tercih etmişlerdir. Dolayısıyla, sürü içgüdüsü ortaya çıkmıştır. Bu içgüdü, bir defa ortaya çıktıktan sonra artık ta-
kas edilen şeylerin sayısında bir patlama meydana gelmiştir. Yiyecekten
tutun, barınmaya, beğeniye veya hiyerarşiye kadar belli şeylerle takas edi-
lebilecek bir sürü şey meydana gelmiştir. Mesela para, bunlardan sadece
bir tanesidir ve nesnelerin, temsilleriyle takasına dair küçük bir örnektir.
Burada tabii takas edilen her şeyin üstünde tek tek duracak değilim. Benim değinmek istediğim toplumsallıkla ilgili olandır. Mesela, uyumluluğun, doğrulukla takas edilmesi gibi. Bu çok sakat bir takastır. Çünkü bir
defa uyumluluk, doğruluğa tercih edildi mi bu olay, sistematik aptallığın
bir numaralı itici gücü haline gelir. Dünyada bunun bir sürü örneği vardır.
Mesela iktidarların halkı bir arada tutmak için halka yalan söylemesi gibi.
Hâlbuki herhangi bir iktidar bu tarz bir yalanın arkasına sığınarak istediği
usulsüzlüğü yapmayı kendinde hak görür. Bu olay belli bir süre sonra sadece aptalların veya hilebazların çoğalmasına imkân tanır. Neticede bu
tarz sistemlerde doğruluk, pekiştirilmeyen bir davranıştır. Partiler sadece
istediği şeyleri söyleyenleri destekler ya da medya sadece istediği şeyleri
çizenlere iş verir. Eğitim dünyası, sadece istedikleri şeyleri öğrenenlere
diploma verir. Anlaşılacağı üzere, örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu
yüzden sözü toparlayacak olursak başlangıçta takas vardı ama takas edilen
şeylerin sayısı arttıkça bazı hatalar hiçbir şeye takas edilmez hale geldi.
Yani takas edilebilen yanlışlar, takas edilemeyen doğrulardan daha çok iti-
bar görmeye başladı.(Felsefirastyon-Syf:84)