Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kelâmcılar bilgi teorilerini temellendirmek için öncelikle eşyanın varlığını ispât etmekle uğraşmışlardır. Bu konuda ilk olarak “Eşyanın hakikati sabittir.” ilkesini kural edinerek, insanın gerçek bilgiye ulaşmasını mümkün kabul etmişlerdir.*7 Zira ancak hakikati olanın bilgisine ulaşmak söz konusu olabilir ve Allah Teâlâ'nın varlığı savunulabilir. Kelâmcıların bilginin öncelikle imkânı hususunu ele almalarının temel nedeni budur. Bu sayede hem kelâm ilminin ilgilendiği tüm konular için sağlam bir zemin oluşturulmuş hem de Sofistler reddedilmiştir. Kelâmcıların savunduğu varlık teorisine göre görünen dış âlem sâbittir, hakikattir. Bir şeyin hakikati aynı zamanda onun mâhiyetidir. Zira hakikat ile mahiyet aynıdır. Eşyanın, zihin dışında bir hakikati vardır, hayal değildir. Bilen ve bilinen varlık arasında yani âlim ve mâlum arasında bir ayniyyet söz konusu değildir. Âlim ve mâlum farklı varlıklar olup, bilginin objesi (bilinen) zihinden bağımsız ve bilenin dışındadır.
Sayfa 104Kitabı okudu
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.