Marquez'in dilini beğenen kadar beğenmeyen de var. Çok fazla yarım bırakılan ya da popüler olduğu için zorlayarak okunan kitaplardan olduğunu çevremden de biliyorum. Bu yüzden bu kitabın konusundan bahsetmek yerine neyi anlatmadığını henüz okumamış olanlara belirtmek isterim ki hayal kırıklığına uğramayınız. Adının ''Kolera Günlerinde Aşk'' olması salgın hastalık yüzünden kavuşamayan, ölen, ayrılan sevgililerin dramatik hikayesini okuyacağınız bir kitap olduğunu düşündürtmesin size. Zira Marquez'den bahsediyoruz. Aşk ıstırabını kolera hastalığına benzetmiş yazar. Tabi kolera salgını fiziki olarak da kitapta var ancak esas hikaye ile bağlantılı değil. Salt 53 yıl aşkına kavuşmayı bekleyen bir adamın hikayesi de değil; mantığını seçmiş yanlış evlilik yaptığı için pişman bir kadının öyküsü de değil. (Hatta Fermina Daza'nın Doktor Juvenal Urbino ile mutlu bir evliliği olduğu kanısındayım) Psikolojik ve toplumsal etkenler ışığında gelişen, devinimleşen karakterler ve seçimlerini okuyoruz. Kitabın hikayesi, sonu, başlangıcı değil bu romanı kült yapan. Marquez'in anlatımı. Öyle bir anlatmış ki , 2 gün boyunca dağlar, dereler aştım, egzotik hayvanların seslerini duydum, pazarlarda ananas şekerlemeleri satın aldım, denizler aştım, karakterlerle yaşlandım. Ben bu kitabı yaşadım. Edebi şölen için okumanızı tavsiye ederim.

Kolera Günlerinde AşkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,9bin okunma

·

99 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

selen atar