Gönderi

“Büyükbabam, herkes öldüğü zaman geride bir şey bırakmalı, derdi. Bir çocuk, bir kitap, bir resim, bir ev, yapmış olduğu bir duvar ya da bir çift ayakkabı. Ya da ekili bir bahçe. Ellerinin bir şekilde dokunduğu ve ruhunun öldüğün zaman gidebileceği bir şey, öyle ki insanlar senin diktiğin ağaç ya da çiçeğe baktığı zaman seni orada görebilsinler. Ne yaptığın önemli değil, derdi, yeter ki sen ellerini onun üstünden çektiğin zaman, ona dokunduğun zamanki halini değiştiren bir şey yapmış olasın. Otları sadece biçen bir adamla, gerçek bir bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. Otları biçen bir adam orada hiç bulunmamış gibidir, fakat bahçıvan ömür boyu oradadır.” Granger elini oynattı. “Büyükbabam, elli yıl kadar önce bir kez bana V-2 roketlerinin filmlerini göstermişti. Hiç atom bombasının mantarını iki yüz mil yukarıdan gördün mü? Çevresindeki vahşi doğa ile birlikte, bir toplu iğne başı kadardır. “Büyükbabam V-2 roketlerinin filmini belki de bir düzine kere gösterdi ve bir gün şehirlerimizin açılarak daha fazla yeşillik, toprak ve kırsal alanı içine almasını ve böylece insanlara dünya üstünde bizlere çok küçük bir yer ayrıldığını ve bir gün kırların bize nefesini yollayarak veya üzerimize denizini göndererek o kadar büyük olmadığımızı bize kolayca anlatabileceğini, hatırlatmasını umuyordu. Kırların ne kadar yakın olduğunu geceleri unuttuğumuz zaman, derdi büyükbabam, onun ne kadar müthiş ve gerçek olduğunu unuttuğumuz için, bir gün geri gelip bizleri alacaktır. Anlıyor musun?” Granger, Montag’a döndü. “Büyükbabam öleli yıllar oldu. Fakat Tanrı’nın yardımıyla kafamı açıp içine baksan, beynimin kıvrımlarında büyük sırtlar halinde onun parmak izlerini görebilirsin. Bana dokundu. Daha önce söylediğim gibi, o bir heykeltıraştı. ‘Statüko adlı bir Romalıdan nefret ederim,’ dedi bana, ‘Gözlerini merakla doldur,’ dedi, ‘ve sanki on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa. Dünyayı gör. Fabrikalarda yapılan veya parası ödenen herhangi bir rüyadandaha muhteşemdir. Garanti istemez, güvenlik istemez, böyle bir hayvan hiç olmamıştır. Eğer varsa bile, bu, yaşamını uykuyla geçiren, bütün gün boyunca bir ağaçta tepe aşağı asılı duran o koca tembelle bir akrabalığı olabilir. Onun canı cehenneme,’ derdi, ‘ağacı salla ve koca tembeli kıçının üstüne düşür.’”
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.