Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Suzan Defter. Ayfer Tunç'tan; Dünya Ağrısı, Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi, Osman, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Evvelotel-Saklı, Ömür Diyorlar Buna, Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek ve Kırmızı Azap’tan sonra okuduğum 11. kitap... Suzan Defter, 127 sayfalık ince bir roman… Ayfer Tunç’un çok özgün bir çizgisi var. Bunun sadece yetenekle olacağını söylemek yazara haksızlık olur. Gözlem yeteneği, insan ve toplum bilgisi, entelektüel birikimi ile metinleri birleştirmeyi başaran Tunç, edebiyata güç veren yazarlardan biridir. Ayfer Tunç’un insan ilişkileri konusunda iyi bir eğitim aldığını Suzan Defter’den hareketle söyleyebilirim. Çünkü bu alanda eğitim almayan birinin bu kadar detaya vâkıf olacağını sanmıyorum. Suzan Defter, bugüne kadar okuduğum en ilginç ve en iyi kitaplardan biridir. Kitap; insan ilişkileri (kadın-erkek ilişkisi ve aile içi ilişkiler) üzerine inşa edilmiş bir roman. Abartıya kaçmadan, gereksiz romantizme boğulmadan ilişkiler karşısında insanın tutumu ele alınıyor. Kitapta biri erkek bir avukata diğeri ise eşinden ayrılmış bir kadına ait olan günlükler var. Bu iki günlük neredeyse kusursuz bir biçimde senkronize olarak kurgulanmış. Aynı tarihlerde yazılmış olan günlüklerde çift sayfalar erkeğe, tek sayfalar ise kadına ait. Başka bir ifade ile kitabın solundaki sayfalar erkeğin günlüğü, sağındaki sayfalar ise kadının günlüğü… İlk başta baskı hatası zannedebilirsiniz ama bu bir hata değil tercih. Kitabı okurken birkaç sayfa ileri sonra birkaç sayfa geri geliyorsunuz. Birininkini okuyup sonra diğerininkini okurum derseniz zannımca yanlış yaparsınız. Çünkü aynı olaya iki kişinin bakış açılarını görmek için kişi değil tarih bazlı okumakta fayda var. Adamın verdiği bir satılık ev ilanı için kadının aramasıyla yolları kesişiyor. Olaylar kimi zaman geri kırılmalarla okura sunuluyor. Kitaba adını veren Suzan kitapta bir karakter olarak yer almıyor, bir aşkta çok seven taraf olarak anlatılıyor. Mutlaka okumalısınız. Bu sefer alıntıyı biraz abarttım sanırım: Bir kadın birdenbire günlük tutmaya başlamışsa ya âşık olmuştur ya terkedilmiştir (s. 9). Hayatı uzun sürmüş bir sıkıntıdan ibaretti. Boş, içeriksiz bir sıkıntı (s. 10). Her bilgi yalnızlığımı artırıyor (s. 15). Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar. (s. 26). Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde. Ben de yaşadım, sizin kadar (s. 26). İnsan eşya almayı sevmese de boşluklar zamanla doluyor, sonra bir bakıyor, teslim etmiş kendini, eşyalara (s. 28). Mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez (s. 28). Aşk acı sevmeye benziyor, yakıyor, biliyorsun, ama yine de gidip âşık oluyorsun (s. 29). Gülüşü kurgulanmış gibiydi (s. 29). İki kelimeli korkunç bir cümle bu: Vakit geçer (s. 35). Ne istiyorum bir kadından ben? Bunu çok düşündüm. Aşk aramıyorum artık, çok aradım vaktiyle. Dinlemeye değer bir kadının anlatacakları, hayatın melankolik bir toplam olduğunu göstersin bana, yeter (s. 36). Ama derinimdeki doğruyu söylemek gerekirse, hayatım acı bile vermeyen upuzun bir sıkıntıdan ibaret (s. 36). Otuzlu yaşlarının son evresinde, güzel denemeyecek bir kadındı. Ama zengin bir yüzü vardı, hayatın iz bıraktığı yüzleri severim (s. 36). Aşkı aşkın çektiğini bilmiyordum. Hamurunda aşk yoksa bir insanın, nafile (s. 58). Eşyaya da sirayet ederdi bütün duygular. ... Aşk olmayan evde, giderek azalıp yok olan bir parfüm, buharlaşarak uçup giden su gibi eşyanın ruhu da yok oluyor. … Tek başına ve aşksız yaşayan bir adamın evinde ise eşya evin efendisi kesiliyor. … Aşksız beden insanı sadece üzer (s. 60). Bizde avukatlık takipçilikten ibarettir, televizyon dizilerinde avukatların maceradan maceraya koştuklarına bakmayın, aslında çok sıkıcı bir meslektir (s. 65). Bir kadının gittiği, evden belli olur. Kadın giderken düzeni götürür bir kere. Yaşayan ev sarsılır. Ev dediğiniz şey küçük büyük elementlerden oluşur. Kadın olan evde, erkeğin anlayamayacağı bir denge vardır elementler arasında (s. 65). Kadın gidince evin dokusu bozulur, susuz kalmış çiçeğe benzer, solar. Küçük şeylerin izin silinir. Eşyanın dili tutulur, ev sağırlaşır (s. 65). Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, bölündükten sonra tanımaz birbirini parçalar (s. 71). Ayrılmak, gidenin, kalanın kucağında bir kucak kor bırakmasıdır, yanar durursunuz kül olana kadar (s. 72). Sevdiğim: dün ve daima. Sevgilim: sadece bugün. Sevdiğim: eşsiz ve tek. Sevgilim: sığ, çok. Sevdiğim: sevdim sahiden. Sevgilim: Emin değilim (s. 72). Her ayrılışın insanın içinde yer eden bir ânı vardır (s. 78). Beraberlik canlı ise ayrılmanın bir gerilimi, gerilimin de bir tarihi vardır. ... Ama beraberlik ölü ise, ayrılmak, çürüyen iki parçanın birbirinden zahmetsizce kopması demektir. Çürümek acı vermez, ölü olan çürür. Çürüdüğünü anlatmak kolay değil, ölü olduğunu ikrar etmek ise çok zor (s. 78). İhaneti çekici kılan şeyin şehvet olduğunu sanırlar; şehvet seldir, sürükleyendir, doğru; ama asıl çekici olan cesaretmiş meğer. Cesaret insana iyi geliyor: sana ihanet edebiliyorsam dünyaya hükmedebilirim, bir. İhanet ederken cesaret, şehvet, korku, pişmanlık duyuyorsam; sen varsın demektir ki; işte bu çok önemli, iki (s. 82). Saçmalama baba kül samandan iyi mi? İyi, çünkü külün bir geçmişi var, bir zamanlar ateşmiş hiç olmazsa (s. 104). İnsan kendini bile bir başkasını severek sevebilir ancak (s. 106). İnsan hayatı bir rahim arayışından ibarettir (s. 109). Biz üç kişiydik; oysa aşk iki kişiliktir (s. 116). Belki de bir türlü yaşayamadığımız için bu kadar büyüdü aşk, aslında kısa bir şeydi, zamana yayıldı (s. 116). Yeşil yandığında birden ileri atılan otomobiller gibi yaşadı babam, sarıda geçenler, kırmızıda fren izi bırakanlar gibi (s. 118). İnsan iki kere yanıyormuş. İlk yanışta kutsanıyor, ikincisinde çok acı çekiyormuş (s. 124). Tek bir halin farklı sıfatlarla, farklı tamlama ve tanımlamalarla tekrarlanmasından ibaretmiş hayatım, gördüm (s. 124). Güzel olacağından emin olduğumuz günlerin gelip bizi bulacağına inandığımız hayatımızı yarıladık çoktan (s. 125).
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,8bin okunma
··
2 artı 1'leme
·
53,1bin görüntüleme
Aslı okurunun profil resmi
Ben kitabı okurken baskı hatası olduğunu düşünmüştüm. Bu konuda okurlar aydınlatılmalıydı. Yanlış hatırlamıyorsam kitapta bu konuyla ilgili herhangi bir dipnot yoktu. Okurken zorlanmıştım.
İkbal Ç. okurunun profil resmi
Okunacaklara ekledim teşekkürler. Ayfer Tunç Aziz Bey Hadisesini okumuştum yalnızca bir iki hafta önce aklıma geldi çok etkilenmiştim tekrar okusam diyordum. Ben yalnızca bir kitabını okudum ama Ayfer Tunç tekrar tekrar okunmalı bence.
Dr. Mahir okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim. İyi okumalar diliyorum.
Emine okurunun profil resmi
Merhabalar. Yazarın 11 kitabını okumuş biri olarak hangi kitabıyla başlamayı önerirsiniz
Dr. Mahir okurunun profil resmi
Yazarın 13 kitabını okudum. Aziz Bey Hadisesi ile başlayabilirsiniz.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.