Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"İstanbul'a ancak iki saatlik bir gecikmeyle vardık. İnanılmayacak şey, dünyanın çehresi burada bambaşka!... Boğaziçi denizine akseden yeşil sırtlar; görkemli bir gölü andıran bu denizde, sürü sürü motorlar, kayıklar, mavnalar ve çatanalar her yönde gidip geliyor. Her şey burada sokağın ortasında; bazen iğrenç köpeklerle burun buruna, sokakta çalışır, yer, uyur, eğlenirler. Kahve önleri tavla oynayan, nargile içen ve düşünen Türklerle dolu. Abdülhamid'in payitahtında sefalet büyüktür. On kayıkçı ya da hamal, bir yolcu için dövüşür. Üstleri başları yırtık pırtık birtakım insanlar yarı aç, yarı tok geçinip giderler. Ancak boyarlarımızdan buncasını idam ettirmiş olan sultanların İstanbul'unu bana anımsatan şeyler binlerce kıpkırmızı fesle mağrur minareli sayısız camiler oldu. Yüz yıl önce, memleketimin tahtı hâlâ bu kentte müzayede ile kiralanıyordu. Bu kent ki, yalnız adı bile ona tâbi olanları titretmeye yeterliydi ve şimdi ben hiçbir korku duymadan sokaklarında dolaşıyorum. Bir düzine fesin görünmesi köylerimizi dehşete veren zamanlar çoktan geçti! Bu adamlar nasıl olmuş da bu kadar sert davranabilmişler? Bana öyle uysal, öyle kendi halinde görünüyorlar ki. Onları böyle gevşek ve rehavetli görünce insanın, Viyana kapılarına kadar dehşet salan o ağır yatağanları kaldırmaktan aciz olduklarını sanacağı geliyor. ... Ne de olsa, seviyorum bu insanları! Zaferden zafere koştukları dönemde zulümden başka bir şey yapmamış mıdırlar, bilmiyorum. Ama Musa'nın dediği gibi, onların "şimdiki felsefeleri" hoşuma gidiyor. Geçim zorluğuna hiç aldırış etmiyor ve maddi rahatlıklar için canlarını çıkarmıyorlar. Ruh rahatlığına çok daha özen gösteriyorlar ve ben bunu anlıyorum. Doğanın güzelliklerini seyredip yarı sönmüş bir çubuğu fosurdatarak saatlerce güneş altında oturmaktan kaçınmazlar. Güneşi kendilerini ısıtmak için yaratılmış saymaları gereken fabrika işçilerinin yaşamına gıpta eder görünmüyorlar. Hayır, insanlar için de her şeyden önce güneş geliyor; biftekle kolalı yaka ondan sonra. Gemiden çıkıp İstanbul'u ziyaret edebilmek için pasaportum olmadığından, bir tayfa kasketi işimi gördü. Nöbet bekleyen Türk askeri, bunu pek güzel fark etti, ama bir gülümseme ile karşıladı. Ayasofya'yı çalmayacağımı biliyordu." ...
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.