bizim bastırdığımız mizaç, yine de içimizde varlığını sürdürür. İşte bu nedenle, bazen dâhi bir yazarın yeni şaheserini okurken, kendi küçümsemiş olduğumuz fikirlerimizi, bastırmış olduğumuz sevinç ve üzüntüleri, aşağıladığımız koca bir duygu âlemini o şaheserde bulup sevinir ve birden değerli olduklarını anlarız. Hayat tecrübesi, biri benimle alay ettiğinde, ona kızmayıp sevgiyle gülümsemenin iyi bir şey olmadığını bana öğretmişti. Yine de, bu izzetinefis ve hınç yoksunluğunu ifade etmemeyi öğrendiğim, hatta içimde mevcut olduğunu neredeyse kendim bile unuttuğum halde, benim içinde yaşadığım ilkel hayati ortam buydu. Öfke ve fesatlık bana bambaşka bir şekilde, sinir krizleriyle gelirdi. Ayrıca, adalet duygusu da hiç bilmediğim bir şeydi, o kadar ki, ahlâk duygusundan tamamen yoksundum. Bütün kalbimle en zayıf ve bedbaht olanın yanındaydım.