Bilinmelidir ki bilim sahasının değişmez kuralları olduğu gibi, İslamî ilimlerin de değişmez kuralları vardır. Bilimde nasıl ki göreceli durumlar varsa, İslamî ilimlerde de göreceli meseleler vardır. Kimyada elementlerin yapı taşları hakkında tespit edilmiş nasıl sabit formüller varsa, hadis ilminde de tespit edilmiş sabiteler vardır. Mesela kimyada 2 hidrojen 1 oksijen atomundan meydana geldiği tespit edilen suyun (H2O), 2 azot 3 demirden oluştuğu iddia edilebilir mi? İslamî ilimler de böyledir. Hadis ilminde bir hadisin sahih olup olmadığını, formül tabiriyle yapı taşının hangi atomlardan teşekkül ettiğini o işin kimyagerleri, yani hadis âlimleri bilecektir.
Bütün kimyagerlerin üzerinde ittifak ettiği formüller vs. nasıl ki kesin sabiteler kabul edilecekse, bütün muhaddislerin sıhhatinde ittifak ettiği hadisler de kesin hadisler cümlesinden addedilecektir. Tıpkı âlimlerin altın silsile dedikleri Mâlik - Nâfi - İbn Ömer yoluyla gelen hadislerde olduğu gibi.(3)
Sayfa 13 - Nuhbe Yayınları - *(3) İmam el-Buhâri: “Bütün isnatların en sahihi Mâlik - Nâfi - İbn Ömer isnadıdır.” der. (İbnu’s-Salâh; Ulûmu’l-Hadîs 16).