Eski perdelerde düşlüyorum resmini,
Neden gittin diye sorsam,
Üzülmeden arala dudaklarını,
Neden gittin ki?
Daha çok sevecektim,
Ağlayacaktım,
Samanlıklardan çıkıp, dağ başlarına kaçmadan,
Karşına geçip hüngür hüngür ağlayacaktım.
Yaraladın,
Korkmadan,
Durmadan,
Hep aynı yerde,
Hep aynı güçle çevirdin hançeri,
Yufka yürekli bilirdim seni,
Sevdiğim tek ruhtu sendeki,
Bu şehrin ağırlığını kaldırıyorsam,
Bil ki içinde senin solukların, çığlıkların olduğu içindi.
Sokaklarda yürüyen cesetler içinde nefes almaktan usandım.
Sen olunca poyraz olurdum,
Bir günahkârdan bir fakire eser dururdum,
Şimdi sen durmadan gidiyorsun,
Her adım bir kurşun gibi,
Deliyor bu sönmüş çırayı,
Vuruyor,
Hem yolu hem beni, hem de sevgiyi,
Şimdi sevebilir miyim bir daha?
Sahi sevgi neydi?
Sen miydin, yoksa içimdekiler mi?
Ah kara kızım, ah deli sazım,
Ah benim süreyya yıldızım,
Bir bilsen ne çok eskidim,
Ne çok değiştim,
Ne gözüm yuvasında mutlu,
Ne saçım başımdan memnun,
Dünya binmiş sırtıma,
Ben ise kara gökler ardında,
Bir akşamın kızılında gözlüyorum yollarını,
Bir ağlamaklı, bir umutsuzca,
Dilim damağımda yapışıyor güneşin gidişini görünce,
Kasılıyor kalp eriyor beden inceden inceye.
Bir şahin olmuş uçuyor sevdam,
Seni arıyor ey derman!
Dalına konacak,
Türküler yakacak ince beline,
Görün bana,
Duy beni,
Bir gürgen dalında seveceğim seni,
Kurşunları mendiline işle,
Menzilde bekleyen benim,
Mendilini bağla kalbime,
Ama benden gitme,
Gitme ey acı derman!
Kanayan yaramı etme tufan,
Telli duvaklı,
Adı gül bahçesi gülistan.
Arzu ALPDEGER ✍ 📖