Gönderi

Deneme
İnsan, neden kötülüklere yelken açar? İnsan, neden iyilik varken kötülüğü seçer ki ? Ya da kötülük göreceli bir kavram mıdır? İnsanlar doğuştan mı kötü olurlar yoksa yaşadıkları olaylar mı insanları kötü yola sevk eder? Ya da kadere bağlı olarak kötülük yapmak için mi gelmişlerdir bu dünyaya? Saniyesine bile kefil olamadığımız bu dünyada neden bu kadar kötülük var? İyi olmak mı zor olan, yoksa kötülük mü kolay olan? Acaba yüreklere merhamet, iyilik veren Allah bir gün onlara da iyilik bahşeder mi? İnsanları hep dış görünüşleriyle yargılıyoruz. Aklından geçenleri, fikirlerini, vel hâsıl kalbinden geçenleri bilemiyoruz. İnsanları dış görünüşlerine bakarak değerlendiriyoruz. Çoğu zamanda hataya düşmüş oluyoruz. Kim de ne cevherler var bilemiyoruz. Kimisi kalbiyle dünyayı titretirken, kimisi sözleriyle insanları parçalıyor. Bilemiyoruz azizim insanların içinden ne çıkacağını, onun için insanları yargılamadan önce konuşmak gerek, dinlemek, anlamak gerek. İnsanlar, kitaplara benzer her insanın bu hayatta en büyük hatası vardır. Keşke ile başlayan cümlelerin bir tanesi içini diğerlerine göre fazla yakar. Şayet insanların gönüllerine girebilirsen o hatasını anlatmaya başlar. İşte anlaya bilirsen bu hayattaki en büyük dersi almış olursun. Asıl mesele ders aldığın o konuyu kendine göre yorumlayıp hayatında uygulamaktır. Peki, aşk öyle midir? Kalbine söz geçiremezken nasıl olurda aşk konusunda nasihatlere uyarsın. Bence insanlar aşkın ne olduğunu halen daha çözemediler. Şayet çözmüş olsalardı. Bu kadar söz anlatılmazdı. Yoksa aşk bu dünyaya ait olmayan manevi bir olay mıdır? Aşk üzerine binlerce şarkı, binlerce söz söylendi. Ama daha çözen olmadı bu aşkı. Daha biz kulla kulun aşkını çözememişken manevi aşktan bahsetmek mümkünmüdür? O öyle bir aşktır ki Hz. İbrahim’i ateşe atarken gül bahçesi ihsan eder. Bir sevgili uğruna âlemler halk edilir. Öyle bir aşktır ki ölüm gününü düğün gününe çevirir. Yanmaktır âşık olmak, yok olmaktır. Sevgiliye varmak için ölmeyi istemektir. O zaman bizim ölmek konusunda da bir hayli çelişkilerimiz var.Birisi ölmek isterken bir diğeri ölmemek için tüm servetinden geçiyor. İnsan bir selayla doğuyor bir namazla defnediliyor. İşte o aradaki vakitte heybene ne doldurduysan onla sual ediliyorsun. Ondandır ki heybesinde iyilik olan, heybesinde aşka yer veren vuslata kavuşmak istiyor. Heybesinde kötülük olansa namazının vaktini ertelemeye çalışıyor. Hayatta insanın zamanını bilmediği ama geç kalmak içinse mümkinat-ı olmayan tek randevusu var oda ölüm. Derler ki Azrail dünyadan toprak almaya geldiği zaman dünyanın farklı yerlerinden topraklar almış o yüzdendir ki insanların hamurları birbirinden farklı. Düşünceleri, huyları, fikirleri... Manevi aşkı anlatmak haddimiz bile olamaz ancak o aşkın toz zerrelerinden istifade edebilirsek ne mutlu bize... Aslında aşkta çok kelam etmek hamlıktır. Meramını öz anlatmak gerekir. Tıpkı Mevlana’nın anlattığı gibi… Kul Oldum, kul oldum, kul oldum! Ben sana hizmette iki büklüm oldum. Kullar azad olunca şad olur; Ben Sana kul olduğumdan dolayı şad oldum…
·
283 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.