Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Şikago Bizim Olacak!
Şikago Mezbahaları... Beni Germinal kadar hatta daha fazla etkileyen kitap olarak hafızama kazındı. Asla aklından çıkmayacak, muhteşem bir okuma oldu benim için. Okudukları gazeteler ve siyaset ele geçirilmiş, toplum bir robot gibi çalıştırılmış ve işleri bitince çöp gibi sokaklara atılmış bir yer Şikago Mezbahaları. Örgütsüz işçilerin, özgürlük ve zenginlik hayalleri ile kandırıldığı ama aslında cehennemin ta kendisi, Amerikan rüyasının sadece trendeyken sürdüğü, ayağını yere basar basmaz yaşanılan bir hayal kırıklığı burası! Jurgis ve Ona'nın evlilik kutlamasını okumakla başlıyoruz kitaba. Her biri büyük umutlarla geliyor Şikago'ya. Hayalleri var, para kazanacaklar, ev alacaklar, aile kuracaklar ve çocukları olacak onların. Ancak sistemle henüz tanışmamış hiçbiri. Eşini çalıştırmak istemeyen adamlar, ailenin reisi benim naraları atan insanlar onlar. Çaresizlik nedir bilmeyen, güçlü kuvvetli vücutlarına ve dinçlikleri ile gençliklerine güvenen yüzlercesinden bazıları var karşımızda. Mezbaha ve ölüm yataklarında işe başlamaları ile değişiyor hepsinin hayatları. İnsanların yaşadıkları yetmiyor gibi bir de hayvanların çektiği eziyetleri gösteriyor bize yazar. Fabrikalar insanlara gezdirilirken, dışardan bakanlar için her şeyin nasıl güllük gülistanlık olduğu ama aslında bu fabrikalarda dönen şeylerin perdeler arkasında gizlendiğini okuyoruz. Dünyanın her yerinde bu kapitalist düzenin ve acımasızlığın yaşandığını unutturmuyor Sinclair bizlere. Ailelerin çaresizliği, çocuklarını okuturken bundan vazgeçmek zorunda kaldıkları, umutların facialara dönüştüğü bir gerçek var önümüzde. Aç kalmamak, işini kaybetmemek hatta ölmemek için bedenlerini satmak zorunda kalan kadınlara ışık tutuyor Şikago Mezbahaları! Bir ailenin yaşadıklarının aslında tüm toplumdaki işçi sınıfının her bireyinin yaşadığı sorun olduğunu ve bunun ilk de son da olmayacağını kabulleniyoruz. Sistemi bir çark, insanları da dişli olan bu bozuk düzende yaşamak ne kadar zor olursa olsun hayatta kalmak için her yolu deneyen insanlarla tanışıyoruz. Gücü kuvveti yerindeyken iş sahibi olan insanların, çalışma koşullarının sertliği nedeniyle gördüğü ruhsal ve fiziksel zarar sonrası tabiri caizse ikinci ele çıkması ve kullanılıp atılma hissi hiç geçmiyor onlardan. Din, siyaset, sendika üçgeni ve zengin fakir arasındaki uçurumdan da bahsetmek gerekiyor. Emek veren işçiler iken, emeği sömüren zenginlere sıra geliyor Şikago Mezbahaları'nda. Her toplumda olduğu gibi burada da bir ironi çıkıyor karşımıza: Sıcacık evlerinde yaşayıp karınları tok olan din adamlarının, günah ve açlık hakkında hiçbir şey bilmeden aç insanlara vaaz vermesini okuyoruz. Yoksulların ruhlarını kurtarmak karnı tok olanlara mı kaldı sorusunu soruyoruz kendimize! Jurgis de bu düzende kırılıp dökülüyor, yollara düşüyor, dileniyor, isyan ediyor, kazalar geçiriyor, zorluklarla karşılaşıyor. Ancak bir gün devran tersine dönsün diye bozuk düzene ayak uydurmaya karar veriyor. Siyaseti kullanmakla akıllılık ediyor Jurgis. Daha da ileri gidiyor ve bir çevresi oluyor. Geçmişte yalvararak işe girdiği yerlerde bu kez siyaset vasıtasıyla iş buluyor. Arkası oluyor yani Jurgis'in! Siyaset bu devirde olduğu gibi geçmişte de insanlara kolay para kazandırıyor! Ancak bir şeyi hesaba katmıyor Jurgis, fakir ve işçi toplumundan gelmiş birinin kolay para kazanmak için son şansı olan siyaset de elinden gidiyor! Çünkü alışamadığı bu çevre onu sırtından vuruyor, bunu göremiyor Jurgis! Derken devrim çanları çalıyor Jurgis'in kulağına! Sosyalizm ve devrim ile tanışıyor kahramanımız. Ama nasıl bir tanışma! Devlet, eşitlik, evlilik, siyaset ve Şeytan'ın ölümsüz silahı din hiç olmadığı kadar çarpıyor gözüne Jurgis'in! Ülkeyi emeği ile döndüren, var eden işçilerin hiçbir zaman yönetimde söz sahibi olamayacağı gerçeği ile yüzleşiyor. Sadece ertesi günü çıkaracak kadar yemek yiyen, soğuktan titreyerek uyumaya çalışan insanlardan biri olduğunu acımasız bir ders ile kavrıyor O. Peki ne yapmalı Jurgis? Özgür olmak için gözündeki perde nasıl kalkmalı? Ellerindeki görünmez zincirler nasıl kırılmalı? Bilimi, kitapları, gazeteleri kısacası insanların iyiliğine olan icatları insan aleyhine kullananlarla nasıl savaşmalı? Tüm işçileri örgütlemeli ama bunu nasıl yapar ki alelade bir insan? Örgütlenin haykırışları kulağımda çınlıyor! Dizginlenmeyecek bir sel gibi akıyor işçilerin devrimi gözlerimin önünde adeta! Keşke gerçek olsa diyorum, örgütlense emekçiler ve kırılsa bu zincirler! Bir gün belki kırılır ve belki bu kapitalist düzen son bulur diye umutlanıyorum!
Şikago Mezbahaları
Şikago MezbahalarıUpton Sinclair · Sel Yayıncılık · 2021909 okunma
··
6,8bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Cihan Karabulut okurunun profil resmi
Sayenizde yeni keşfettiğim bir kitap oldu. En kısa zamanda alıp okunacak...😀
fazi okurunun profil resmi
Cihan bey çokkk çok beğeneceğinizi düşünüyorum. 🙏🏼
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.