Gönderi

İDEAL DİN GÖREVLİSİ NASIL OLMALI? Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve “Ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?(FUSSİLET/33) "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (ÂL'İ İMRÂN/104) Önceki semâvi dinlerde olduğu gibi İslam dininde de din görevlilerine farklı bir önem atfedilmektedir. Kur'ân-ı Kerim'de bazen din görevlisinden övgüyle bahsedilirken, bazende şiddetle yerilmektedir(TEVBE/34'te olduğu gibi). Buradan hareketle ve yukarıdaki âyetlerden de anlaşılacağı üzere diyanet camiası olarak kendimizi sürekli sorgulamalıyız. En tepe noktadaki yöneticiden, en alt kademedeki personele kadar herkes daima görevinin ve sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. AHZAB/21 ve MÜMTEHİNE/6 âyetlerinde ifade edildiği şekliyle her din görevlisinin örnek alacağı rol model karakter, peygamberlerdir. Zira konumlandırıldığımız makamlar peygamber varisliği olarak nitelendirilen makamlardır. İdeal din görevlisi; kıyafeti, karakteri ve kıraatiyle öne çıkar veya çıkmalıdır. Her üç özellik de gerçekten çok önemlidir. Bulunduğu toplum içerisinde örnek bir din görevlisinin kılık-kıyafeti, saçı-sakalı ve oturması-kalkması daima dikkat çeker. Yani toplum bunlara dikkat eder. "Elbiseni temiz tut"(MÜDDESSİR/4) âyeti mucibince bunlara dikkat edilmelidir. Dolayısıyla paspallıktan ve dağınıklıktan uzak olunmalıdır. Bir diğer husus karakterdir. Her din görevlisinin karakteristik özelliği mükemmel olmalıdır. Yalan, dedikodu, gıybet ve iftira gibi gereksiz konuşmalar din görevlisinin gündemini teşkil etmemelidir. Kıyafet ve karakterden sonraki bir diğer husus olan kıraat konusunda ise her din görevlisi kendini iyi yetiştirmeli ve bulunduğu makamın hakkını vermelidir. Cuma vaazlarında ve gündelik sohbetlerde cami cemaati âyetlerle ve hadislerle aydınlatılmalı ve onlara gerçek bilgiler aktarılmalıdır. Aktüel gündem sürekli takip edilmeli ve gelebilecek sorulara karşı hazırlıklı olunmalıdır. Takva ve tevazuyu elden bırakmamak şartıyla ve abartmamak kaydıyla yapılan programlardan görseller alınması ve bunların müftülük makamıyla paylaşılmasında sakınca yoktur. Çünkü müftülük, bu görselleri yapılan hizmetler bağlamında haber olarak çeşitli mecralarda sunacaktır ve bu gayet doğaldır. Diyanet camiasında görevli olan ve bu kurumdan maaş alan her din görevlisinin dikkat etmesi gereken bir diğer husus, herhangi bir vakıf veya cemaate değil, tüm hizmetini ve aktivitesini diyanete harcamasıdır. Çünkü bu bir vebaldir. Görevinin sadece cami kapısını açıp kapatmaktan ibaret olduğunu zanneden imam ve müezzinler ise şunu bilmelidir ki görev sahaları sadece cami ile kısıtlı değildir. Sokak, cadde ve hatta tüm şehir sorumluluk sahası içindedir. Ayrıca caminin temiz tutulması ve cemaatle iyi bir diyalog içinde olunması da gerçekten çok önemlidir. Özetle dikkat çektiğim bu hususlar, her din görevlisinin (daha doğru ifadeyle) her din gönüllülüsünün kesinlikle itinalı davranması gerektiği hususlardır. Pek çok din görevlimiz bunları elbetteki biliyor, amacımız hafızaları canlı tutmak ve hatırlatmaktır. Herkese hayırlı hizmetler! Selam ve dua ile... Mehmet Akif Uçar
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.