Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gazeteci Hayri'ye okuması için şiir kitapları da veriyordu. Berber Hayri, Siyasi Koğuş'taki bu insanlardan sanki hiçbişey öğrenmiyormuş gibi, öğrendiklerini hiç ayrımsamadan ne çok sey öğrenmiş oluyordu. Her öğrendiğini, ayrı bir öğrenme çabası göstermeden, yaşayarak, kendiliğinden öğreniyordu, tıpkı bir çocuğun anadilini öğrenmesi gibi... Siyasi Koğuş'takilerin zamanı, kendi yaptıkları belirli bir izlence içinde geçiyordu. Hergün öğle yemeğinden sonra dinleniyor yada uyuyorlar, daha sonra önceden saptadıkları bir konu üzerine ya tartışıyorlar yada içlerinden biri çalışıp hazırlandığı bu konu üzerine konuşuyordu. O konuşmaları Berber Hayri tastamam anlayamıyor ama çok şey sezinliyordu. Özellikle genç işçiyi, gazeteciyi, bir de üniversitelinin konuşmalarını pek iyi anlayamıyordu. Söyledikleri sözcükler çok yabancı geliyordu. Ama Ustam ne denli yalın, kolayca anlaşılır biçimde anlatıyordu. Ustam'ın öğle sonrası konuşmalarından biri Hayri'ye çok ilginç gelmişti. "Sonsuz değişim yasası" diye bişeyden söz etmişti Ustam. Doğanın ve toplumun nasıl sonsuzca sürekli değişmekte olduğunu uzun uzun, hem de örnekler vererek anlatmıştı. Herşey, var olan herşey, her düşünce, birbirine karşıt iki şeyin bileşimiydi. Varolmak demek, iki karşıt şey olmak demekti, bişeyin karşıtı da olması demekti: Olumlu-olumsuz, ak-kara, tez-antitez... Karşıtlar sürekli savaşım içinde yok olurken yeni bir bileşim çıkıyordu ortaya. Her yeni bileşim de, kendi karşıtının tohumunu içinde taşıyordu. İşte varlık buydu, doğa buydu, tarih buydu... Ustam, varlığın nasıl bir sonsuz değişim olduğunu bikaç gün üstüste anlatmıştı. Cansız sanılanların bile içlerinden sonsuzca değişmekte olması Hayri'yi çok şaşırttı. Hele insan, bu sonsuz değişkenlerin en değişken olanıydı.
Sayfa 83 - NESİN YAYINEVİKitabı okudu
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.