Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İngilizler Araplara güven verme gayretlerine devam etseler de, "Balfour Deklarasyonu'nu yayınlamak ve ardından da șartları olușmuș bir Filistin mandasını üstlenmekle, ingiltere'nin iki topluluktan ötekisini veya berikisini korkunç bir felaketle acı çekmeye mahkum ediyor" olduğu gerçeği değișmiyordu. Böylece, 1992' de Winston Churchill'in, ingiliz hükümetinin bütünüyle Yahudi bir Filistin yaratmak amacında olmadığı șeklinde güvence vermesi, Arapları pek fazla rahatlatmadı. Araplar, Siyonistlerin ingiliz yönetimini kendi hedeflerine hizmet etmek üzere hangi sșartlar altında tam anlamıyla elde ettiklerini bilmiyorlardı; fakat, halihazırda üzerlerine çöreklenmiş olan Siyonizm tarafından yerlerinden ediliyor ve haklarının ellerinden almıyor olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kaldıklarını çok iyi biliyorlardı. Manda dönemi boyunca, Araplarla rekabet etmek ve Filistin'i Siyonist Örgüt için gaspetmek üzere 300.000 civarında Yahudi göçmenin bu bölgeye sokulmasıyla endişelerinin haklılığı ispatlanmış oluyordu. Ve büyük bir ingiliz tarihçisinin ifadesiyle bunun, "halkan iradesine karşı ingiltere'nin gücüyle" gerçekleștirilmiș olduğu, şu götürmez bir gerçektir. O, șunu da ilave edebilirdi ki, ingiltere'deki Siyonist diplomatların 1914' ten beri yaptıkları çalışmalar, hakikatte bu gücü desteklemek amacına matuf idi. Onlar bu gücü, dayandığı șahsiyetleri kazanmak suretiyle elde ettiler. Bu onların plânları ve zaferleriydi.
Sayfa 54 - pınar yayınlarıKitabı okudu
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.