Klasikleşmiş bir Sait Faik tarzında;Tarzı nasıl derseniz ? Son derece doğal, akıcı bir dil. Yabancı terim ve kelimelerden uzak; denizi, doğayı ve balığı seven diyebilirim. İlk bölümde Eftalikus'un Kahvesi diye bir bölüm var. Bu bölümde Sait Faik nasıl hikaye yazdığını anlatıyor zaten. Kısacık bir alıntı yapayım o bölümden;
"İşte hikâyelerimi nasıl yazdığımı şimdilik merak eden dostum, yarın incir çekirdeği doldurmayacak mevzuları yazan bir hikâyecinin iyi bir hikâyeci olmadığını yazacağına göre, bilmem hikâyem oldu mu? Olmadıysa ne yapalım? Bizim hikâye anlayışımız da böyle efendim."
İki farklı kitabının birleştirilmesiyle oluşmuş bir kitap. İlk kitap YKY tarafından ayrı bir kitap olarak basılsa da Az Şekerli bölümü baskıya girmemiş. İlk bölümde 16 farklı hikaye var, İkinci bölümde ise 9 hikaye var. En son bölümde ise Röportajlar kısmı var. Benim en beğendiğim bölüm bu röportajlar bölümü oldu. Çünkü bu bölümde İstanbul'un şehirleşmesi, Kıraathanelerin günümüzde değerini kaybetmesi ve yozlaşması. Şöhrete dair bilgiler. Genç Edebiyatçılar: Bu bölümü açıyorum. Sait Faik'in dönemindeki tüm yazarları değerlendirilmesi var Sait Faik'in ağzından. Sabahattin Kudret olsun, Cahit Sıtkı ve Orhan Veli'yi Sait Faik'in gözünden anlıyorsunuz.
Semaver adlı kitabından daha güzel buldum. Tavsiye edilebilecek bir eser.