Jan-Philipp Sendker'den yine güzel bir hikaye. Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler kitabının devamı. Baş karakterler aynı fakat bu defa farklı bir hikayeyle.
Julia, babasının ortadan kaybolma sırrını çözmek için gittiği Burma'dan döndükten 10 yıl sonra U Ba'dan bir mektup alır. Bu sıralarda da sürekli kafasının içinde bir kadın sesi kendisiyle sürekli konuşmaktadır. Şizofren olup olmadığını anlamak için psikiyatriste gider ve verdiği ilaçların bir çözümü olmadığını düşünür. Arkadaşı Amy ile birlikte meditasyon yapmak için bir kaç günlüğüne bir tapınağa giderler. Burada Burma'lı ünlü bir keşişle karşılaşır ve keşişe derdini anlatır. Keşiş, Julia'ya ruhların öldükten sonra reenkarnasyona uğradığını ve başka bir bedende tekrar hayat bulduklarını söyler. Eğer ruh huzura ermediyse bedenden ayrılmazdı. İşte Julia tam da bu durumdaydı. Bir bedende iki ruh taşıyordu. Peki bundan nasıl kurtulacaktı. İçindeki sesin söylediği ve anlamını bilmediği sözleri keşişe tekrarladı. Keşişte söylenen sözlerin Burma dilinde olduğunu ve bu sesten kurtulmak, ruhun huzura ermesini sağlamak için kadının hikayesini öğrenmesi gerektiğini söyler. Ama bu çok zor ve uzun bir süreçtir. Julia ani bir kararla tekrar Burma'ya döner ve U Ba'yla birlikte kadının hikayesini öğrenmeye çalışır.