''Ayrılık acısından kurtulmak için gereken süre, bir-
likte geçirilenin yarısı kadar" demişti bir arkadaşım
9
neticede olgunluk dediğin, hayatı daha fazla acıyla kabullenebilme yetisi değil midir?
15
Hiç değilse mezar taşıma yazılmak üzere
bir şeyler düşünseydim. "Yakında görüşürüz!"
46
"Hem gerçekçi, hem gerçek üstücü.
Hem komik, hem duygusal. Hem polisiye, hem değil. .. "
52
"Ee, ne var, ne yok?"
İnsanoğlunun ezelden beri cevabını bulabilmek için boş yere
uğraştığı bu soruyu
113
kaderi kışla ile cami arasına sıkışmış
memleketimizde
115
"Siyasi çözüm getiremediğin konuları asayiş meselesi haline çevirirsin," dedi. "Bütün devletler bunu bilir."
117
" Halk,"
deyip dudaklarını şapırdattı, "neye ihtiyacı olduğunu bilemez,
ancak fevkalade güzel razı olur. Hiçbir büyük dönüşüm, iler-
leme, buluş kitleler sayesinde gerçekleşmemiştir. Hatta ekseri-
yetle tersi doğrudur. Halk kadar yenilikten, orijinaliteden nefret
edeni yoktur ve kendileri için mücadele veren pek çok insanı
seve seve ateşe atmışlığı da az değildir
117
"Elinde çekiçten başka bir şey olmayan insan, her şeyi çivi
olarak görür.
126
İstikametim, İskender Doğan' dı. "Güle
rengini veren kandır, " derken ne demek istediğini şimdi anlı-
yordum. Hayatımızdaki güzelliklerin, felaket addettiğimiz bazı
başka şeylerin neticesi olduğunu anlatmaya çalışmıştı ben kaz
kafalı kulunuza.
131
" İnsanlar hayatlarını hep bir cevap arayarak geçirirler,"
dedi İskender Doğan. "Oysa çoğunun sorunun ne olduğu konusunda hiçbir fikri yoktur."
136
Othello'nun dediği
gibi, soyguna uğramış bir insan, kendisinden ne çalındığını bil-
mediği sürece, soyulmamış demekti.
152
"Sağlık dediğin Türkiye gibi bir şey, doğuya giden gemide batıya doğru koşmak."
162