Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Jonathan, "Her zaman olduğu ve her zaman olacağı gibi pazartesi günü işe gitmek bana son derece aptalca, son derece cehennem azabı gibi geliyor," dedi. "Ömrünün en güzel yıllarını sabah dokuzdan akşam beşe kadar bir iskemleye tüneyip el âlemin muhasebe defterini işlemek! İnsanın... bir ve tek yaşamını bu biçimde harcaması çok saçma, öyle değil mi? Yoksa ben rüya mı görüyorum?" Jonathan çimlerin üzerinde dönüp Linda'ya baktı. "Hadi söyle bana, benim hayatım ile sıradan bir mahkûmun hayatı arasında ne fark var? Benim görebildiğim tek fark, kendi kendimi hapsediyorum ve kimse de beni hapishaneden çıkarmayacak. Bu, diğer seçenekten daha da tahammül edilemez bir durum. Çünkü kendi isteğimin, irademin dışında içeriye zorla -hatta tekme tokat- atılacak olsam, kapıya kilit vurulunca ya da her halükârda beş yıl kadar bir süre içinde bu durumu kabullenir, sinekler nasıl uçar konusuna kafa yormaya veya gardiyanın koridorda kaç adım attığını saymaya, yürüyüşündeki değişikliklere dikkat etmeye başlardım. Oysa şimdi, kendi isteğiyle bir odanın içine uçmuş bir böcek gibiyim. Duvarlara çarpıyorum, pencerelere vuruyorum, tavanı zorluyorum, bu dünyada yapılabilecek ne varsa hepsini yapıyor, sadece yeniden uçup gitmeyi beceremiyorum. Ve hep o pervane ya da kelebek ya da her neyse onun gibi düşünüyorum: 'Hayat ne kadar kısa! Hayat ne kadar kısa!' Yalnızca tek bir gecem ve tek bir günüm var, bir de şuradaki o keşfedilmeyi, incelenmeyi bekleyen tehlikelerle dolu koca bahçe var."
Sayfa 63 - Can YayınlarıKitabı okudu
··
175 görüntüleme
Bay C okurunun profil resmi
Devamı; Linda çabucak, "Ama eğer öyle hissediyorsan neden-" diye söze başladı. Jonathan derin bir "Ah!" çekti. O "ah!" neredeyse sevinç çığlığı gibiydi. "İşte şimdi yarama parmak bastın. Neden? Gerçekten neden? İnsanı çıldırtan, gizemli soru işte bu. Neden uçup gitmiyorum? Pencere de kapı da veya içeriye nereden girdiysem o da var. Çaresizce içeriye kapatılmış değilim – değil mi? Neden o çıkış yolunu bulup kendimi dışarıya atmıyorum? Bu soruma cevap ver, hemşire." Ama Linda’nın yanıtlamasına fırsat vermeden sürdürdü konuşmasını. "Yine tıpkı böcek gibiyim. Nedendir bilinmez," Jonathan duraksadı, "bir an için bile olsa cama vurmayı, vurup düşmeyi, yeniden tırmanmayı bırakmaya izin yok, yasak, böcekler yasasına aykırı. Neden ofisten ayrılmıyorum? Ofisten ayrılmamı neyin engellediğini neden ciddi olarak, örneğin şu anda ciddiyetle düşünemiyorum? Ne de olsa elim kolum bağlı değil. Gerçi bakmam gereken iki oğlum var, ama onlar oğlan çocuğu. Denizcilik yapabilirim, ya da iç kesimlerde iş bulabilirim yahut–" Jonathan birden Linda'ya gülümsedi ve sanki bir sır verir gibi, farklı bir sesle konuştu: "Zayıfım ben... Zayıf. Direncim yok. Güvencem yok. Kısacası, yol gösterecek bir ilkem yok diyelim." Sonra o tok, kadife sesiyle bir şarkı mırıldandı: Dinlemek ister misin Nasıl olduğunun hikâyesini... ve sustular.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.