Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir Porsiyon İnsan Rica Edebilir Miyim?
İnsan eti “özel et” olarak adlandırılmıştı. Sadece “et” olmaktan çıkıp “özel fileto”, “özel kaburga”, “özel böbrek” olmuştu. #138979508 Rahatsız edici, insanı okurken sorgulatan, ya gerçek olsaydı sorusunu her saniye sordurtan, yamyamlığın meşru kılındığı, ne 1984’ün, ne Cesur Yeni Dünya’nın ne de 451’in gölgesinde, onlardan daha parlak bir yerde ışıldıyor, farklı, kendine has, bütün her şey insan içindir kıstasını alıp Everest’e çıkarıyor ve oradan izliyor, evet ben buradayım, siz neredesiniz bakışını atıyor, tüm duygularınızı yerle bir ediyorum, düşüncelerinizi yıkıyorum, distopyanızı sadece sistem eleştirinizden alıyor, insani boyutun zirvesine taşıyorum, sadece size bir soru soruyorum diyor en tepeden, cesaretiniz var mı? Abartıyor muyum, okuru mu yanıltıyorum, yoksa gerçekten kitaptan aldığım o huzursuz edici lezzetin daha fazla okur tarafından tadılmasını mı istiyorum? Bazı kitaplar ne kadar iyi olursa olsun, reklamı yapıldığı, tanıtıldığı, önerildiği sürece yaşamlarını sürderebilirler, bazı kitaplar ise geçmişten günümüze gelen, okunması her okura dayatılan kitaplar olarak karşımızda duruyor, peki “Leziz Kadavralar” bunun neresinde duruyor? İnsan popülasyonunu konu eden eminim çok fazla kitap vardır, distopya ve ütopya türünde de oldukça fazla kitap var ama içlerinde okunmayı hak eden, gerçekten iyi bir kitap ünvanını alabilecek pek nadir örnekler ortaya çıkar, bazense kıyıda köşede saklanmıştır ve okurunu bekler, bunun en büyük örneklerinden birisi Zamyatin’in Biz kitabıdır, daha önce farklı yayınlardan basılmış olmasına karşın, İthaki BKK sayesinde bir çok okurun radarına girmiş olması popülist bir yaklaşımdan ziyade araştırma ruhu ölü okurun kaybıdır, her kitabı çıktığında okumak imkansız, her kitabı keşfetmek elbette imkansız ama gözünüzün önünde duran, türün en iyilerini bir şekilde arayıp bulmak imkansız değil, ben okurun araştırmasını, keşfetmesini isterim, bu sitede bunu yapabilen çok kaliteli okurlar olmasına karşın tembel okur çok daha fazla, bu okurun gelişim sürecidir, bu yazıyı okuyup bana kızacak okur olabilir, olsun da, yıllar geçtikçe; okurun gelişim yolcuğu geliştikçe bana hak verecek, benzer serzenişleri ve talepleri kendisi yapacaktır, “Leziz Kadavralar”ı ben yoktan var etmedim, herhangi birinin okuduğunu dahi görmedim, yine bilmem kaç saatimi harcadığım farklı kitaplar araştırmalarımda tam karşımdaydı ve alıp okudum, iyi ki de okudum. Kitabın rahatsız eden tarafı insan, bu insan sistemsel hatalar yapmaktan ziyade, kendi yaratmadığı bir sistemde, hayvanlara bulaşan bir virüsün yol açtığı söylenen ve hayvanların artık neslinin tükendiği, yok olduğu, virüs nedeniyle yok edildiği bir dünyada yaşamaya mahkûm kalması. Geçen günlerde okumuş olduğum
Yer Açın! Yer Açın!
Yer Açın! Yer Açın!
insan popülasyonunun ortaya çıkardığı konuyu ele alıyordu, bunun üzerine bu kitap tam oldu. “Leziz Kadavralar” da ise insan nüfusunun artışı, hayvanların bu sistemde artık olmayışı yeni bir fikri ortaya çıkartıyor, insanın yenmesinin meşru kılınması, besi hayvanı gibi yetiştirilmesi, suni dölleme yoluyla çoğaltılıp, sofralara leziz birer yemek olması. Tıpkı bir besi hayvanının geçtiği tüm süreçlerden geçiyor insan, yazar bu rahatsız edici durumu okurun çok gözüne sokmadan, çoğunlukla insanın bir hayvanmış hissi yaratan cümleleriyle sayfalara yediriyor, bazen okurken bir hayvandan bahsedildiğini sanıyorsunuz ama bir anda neyden bahsedildiği anlıyorsunuz, sayfalar ilerledikçe bu alttan alma durumu ortadan kalkıyor, insanın bir av etine dönüşmesi, parayla satılması, canlı canlı yenmesi, insanların birbirinin tadının merak edildiği absürt diyaloglara dönüşüyor, bölümlerden oluşan kitapta beşinci bölüm ise okuru tam olarak neyle karşı karşıya olduğunu hatırlatıyor. Türünün nadir örneklerinden olan bu distopya; siyasi görüşlerden uzakta mevzilense de iş dönüp dolaşıp, insanların yenmesinin hayvanların virüs kapmasından değil, nüfusun çoğalması nedeniyle, hükümetlerin böyle bir virüsü uydurduğu, virüsün çözümünden ziyade insanların modern yamyamlık yaparak, nüfus popülasyonunu azaltmasının sağlanması amaçlandığı diyaloglarda sorgulanmaya başlıyor, her distopya’nın bir sorgulayanı, kara koyunu vardır, bu kitabında var ama beni şok eden bir kara koyun oldu, hiç beklemediğim bir şekilde bitti kitap ve afalladım, kitabın son iki paragrafını üç defa okudum, evet üç… “Gezegen her an patlayacak. Göreceksin evlat ya havaya uçacak ya da hepimiz bir salgın hastalık nedeniyle öleceğiz." #138978085 Masada karşılıklı oturduğunuz arkadaşınızın tadına bakmak ister miydiniz, oldukça rahatsız edici, annenizin, eşinizin, çocuğunuzun peki? İnsanların yenmesinin belirli kuralları var, öncelikle etinin insanlığa armağan edilmesi gerekiyor, bir çeşit onay formu gerekiyor, insanlar doğal ölümden ziyade yaşarken dahi kendini insanlık için diğer insanlara bağışlayabiliyor, başına neler geleceğini tesiste görüyor ama daha önce imzaladığı form geri dönüşü olmayan bir yola onu çoktan sokmuş oluyor, tıpkı ötenaziye onay verip, kendisine verilen ilacı aldıktan sonra geri dönüşü olmayan bir yola sapmak gibi, rahatsız edici, insanın tüylerini diken diken eden, midesini kaldıran kesme biçme ve paketleme işlemi başlıyor, tıpkı bir besi hayvanı gibi, uyuşturulmuyor, çünkü etin tadı bozuluyor, daha çok tokmakla sersemletiliyor ve et bu şekilde kesime hazırlanıyor, etin bozulmasını istemeyiz değil mi? Açıkçası okurken rahatsız eden kitap, incelemesini yazarken de beni rahatsız etmeyi başarıyor, kitabı hala okuyor gibiyim, içten içe yanlış diyorum, sanki kitabı gerçekten yaşamışcasına rahatsız oluyorum, insanın her organı, tıpkı hayvan gibi yeniyor, kullanıyor, bir günde milyonlarca çeşitli çiftlik hayvanı kesiliyor ve milyarlarca insanın tek ilgilendiği daha ucuza sofrasına getirebilmek, ekmek arası yapabilmek, tost yapabilmek, çiğ yiyebilmek, pek azı bu hayvanların geçtiği süreçleri umursuyor. Franz Kafka’nın sözü olarak bildiğim şu söz bu kitap için söylenmiş gibi bir söz; “Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?” Kitabın 1K okunma sayısı 156, Goodreads’te 18536, global bir rakam olsa da en azından 53003 insan da okunacaklar listesine eklemiş. Sizi derinden rahatsız edecek bu nadide distopya örneğini “mutlaka okumanız” gereken kitaplar listenizin en başına eklemeniz hususunda şiddetle tavsiyede bulunuyorum. 10/10 Aslında bazı kitaplar kendi huzursuzlukları içinde kalmalı ve fazla huzursuz edilmemeli, ne okuduğunu bilmeyen okurun eline düşen bu ve benzeri kitaplar hakkında yapılacak saçma sapan yorumlar katlanılmaz bir hale gelebiliyor, herkes okumasın, ne gerek var… "Besi hayvanları otomatik bir ray hattıyla içeri taşınıyor. Baş aşağı asılı üç beden var. Birinin boğazı çoktan kesilmiş, diğer ikisi sıralarını bekliyor. İçlerinden biri Sergio'nun az önce bayılttığı dişi. Operatör bir düğmeye basıyor ve kanı çoktan akıtılmış olan beden rayda ilerlerken öteki beden kanama tavasının tam üzerine denk getiriliyor. Çabuk bir hareketle boğazı kesiliyor. Beden hafif titriyor. Tavaya kanlar akıyor. Önlük, pantolon ve çizmeler lekeleniyor." #138994449
Leziz Kadavralar
Leziz KadavralarAgustina Bazterrica · Çınar Yayınları · 2020461 okunma
··
2.939 görüntüleme
Zehra Gamze AYAZ okurunun profil resmi
Kitabı okumamın üzerinden yaklaşık bir yıl sonrasında buraya inceleme ekledim. Kitabı okurken çok etkilenmiş uzun süre aklımdan çıkaramamıştım. İnceleme yazarken de tekrar tekrar hatırlamak midemde krampa yol açmadı değil. En son olarak da sizin incelemenizi okumak! Gerçekten çok güzel yazmışsınız çok ince yerlere değinmişsiniz. Herkesin okumasını şiddetle tavsiye ediyorum.
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Madem bu kadar yazmışsın, okuyacağız el mecbur Murat. Benim için bir tane daha Teneke Trampet vakası geliyor belli ki.
Murat Ç okurunun profil resmi
Mutlaka oku, okuduğuna değil okumadığına pişman olacağın bir kitap, eh rahatsız edecek, hem de oldukça. Teneke Trampet rafta duruyor, okunmayı bekliyor, bakalım ne zaman? :)
Ebru Ince okurunun profil resmi
Okuduğum en iyi "senaryo"lardan biriydi 👍.Senaryo dedim çünkü filmi yapılsa izleyebilirmiydim ?diye düşünmüştüm ve okurken canlı canlı izlemiştim kitabı. Hele ki o son sahne kitabın okuyucuyu tam anlamıyla "vurduğu " yerdi. .. kesinlikle "başarılı " bir hikaye 👍
Murat Ç okurunun profil resmi
Kitap beni başlı başına şok ederken son sahne ise gerçekten kafama balyozun inmesine sebep oldu, sersemledim. Filmi olsa dehşet'ül vahşet olur.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.