Gönderi

Nâzım...
köpeğimin adı şeytan'dı, (dı)lık adıyla ilgili değil, adına bir şey olmadı. adına benzemezdi de. şeytanlar zalim olur, zalimler: yalancı ve kurnaz, ama zalimler akıllı olamaz. köpeğim akıllıydı. biraz da ben öldürdüm köpeğimi. bakmasını bilemedim. bakmasını bilemezsen ağaç bile dikme. elinde kuruyan ağaç dert olur adama. yüzmek suda öğrenilir, diyeceksin. doğru. boğulursan bir sen boğulursun ama. kaç sabahtır uyanıyorum, dinliyorum ortalığı, kapımı tırmalayan yok. ağlamak geliyor içimden, ağlayamadığım için utanıyorum. insan gibiydi. hayvanların çoğu insan gibidir, hem de iyi insan gibi. kalın boynu kıldan inceydi dostluğun buyruğunda. hürriyeti, dişleriyle bacaklarındaydı, nezaketi, tüylü uzun kuyruğunda. göresimiz gelirdi birbirimizi. en büyük işlerden konuşurdu: açlıktan, tokluktan, sevdalardan. ama bilmedi sıla hasretini. benim başımda o iş. şairi cennete koymuşlar "ah, memleketim!"... demiş. öldü, bu dünyada nasıl ölünürse, insan olsun, hayvan olsun, bitki olsun, döşekte, toprakta, havada, suda, ansızın, bekleyerek, uykuda, bu dünyada nasıl ölünürse, nasıl öleceksem, nasıl öleceksek... bugün gölgede otuz sekiz. ormana bakıyorum balkondan, çamlar ince uzun yükseliyor kıpkırmızı, gökyüzü çelik mavisi. insanlar ter içinde, köpeklerin dili bir karış, göle gidiyorlar yıkanmaya. kıyıda bırakacaklar vücutlarının ağırlığını, balıkların bahtiyarlığını paylaşacaklar. 1956, haziran moskova
·
132 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.