Gönderi

Hristiyan doktrini iki temel teolojik aksiyomla şekillenmiştir. Birincisi, “insanın düşüşü/ masu-miyetini yitirmesi”: Adem ve Havva’nın cennetten kovulması. İlk günahın sonucu olan bu eylem, Tanrının dostluğunun yitirilmesine ve şeytanın var olduğu bir dünyada yaşama zorunluluğuna yol açmıştır. İkincisi ise İsa’nın dirilişidir. İsa, çarmıhtaki ölümüyle insanlığın günahkarlığının bedelini ödeyerek kiliseyi kurmuş ve insanlığın kurtuluşunun aracı olmuştur. Eski ve yeni ahitlerde ayrı ayrı bulunan Hristiyanlığın bu iki aksiyomu kilisenin temel öğretisini oluşturur. Fakat kilise ortak inançlar dizisinden ve vaad edilen ruhani rehberlikten daha fazla rol üstlenmiştir. İnancın bir kurumu olarak kilise, devleti gerektiriyordu. Erken dönem kilise devletinin bu biçimi Roma İmparatorluğu’nun ideolojisi ve otorite yapısından ciddi biçimde etkilenmişti. İmparatorlukta hukuk, otorite yapısının en önemli aracı olduğu için imparatorluğun resmi dinini benimseyen hıristiyan doktrininin hukuki terimlerle ifade edildiğini fark etmek şaşırtıcı değildir.. Bu konuda özellikle etkili olan bir unsur, dördüncü yüzyılın ikinci yarısı boyunca Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olarak kabul edilmesinden hemen önce aziz Jerome‘un İncil’in Latince versiyonu olan vukgata’yı tamamlamasıydı. Jerome’un Çevirisi dördüncü yüzyılda Roma sınıflarında öğretilmekle kalmayıp aynı zamanda bu çeviri “Roma Hukukçularının dili ile uyumlu terimler ve kavramlar içeriyordu”. Hıristiyan doktrininin Latince biçiminde etkili olan bu gibi isimlere göre “tanrı ile insan arasındaki ilişkiler haklar ve görevler çerçevesinde sunulan ve Roma hukuku düzeni biçiminde görünen hukuki ilişkilerdi “ congregatio fidelium (inanca dayalı topluluk) olarak kilise, kurumsal terimlerle tasarlanıyordu ve yönetim biçimi emperyal otorite yapısına ciddi biçimde benzerlik gösteriyordu.. Bu nedenle Papa iktidari hukuki biçimde tanımlanmaya başlandı ve kilise yönetimi hukukun araçsallığıyla işlevini yerine getirdi. Papalar “emperyal fermanlara benzer şekilde dini hükümler vermeye başladı”. Bu iktidarın temel dini kaynağı matthew xvi .18-19 da bulunur: “sen Pétrus’sum ve ben kilise mi bu kayanın üstüne kuracağım. Ve ben sana cennet krallığının üç anahtarını vereceğim: ve dünyada bağladığın her şey cennette de bağlı olacak: dünyada neyi çözersen cennette de onu çözeceksin”. ….. Çok anlaşılmasada bu pasaj ancak donanımlı bir Roma hukukçusu olan 1 Papa Leo’nun ellerinde otoriter bir anlama sahip hale geldi. Leo matthew metninin kiliseyi Hristiyanların toplumu, yani Roma hukuku açısından bir tüzel kişi olarak kurduğunu ve kendine özgü bir yönetim yapısı yetkisi verdiğini duyurdu bu emirle birlikte kilise yönetimi bir monarşi olarak kuruldu: bu monarşide Aziz Petrus yönetme iktidarına sahip kılınmıştı ve papalık Aziz Petrus‘un değersiz vârisi olarak hareket ediyordu sonuncu formülasyon özellikle varisin ölen kişinin hukuki statüsünü kazanacağına ilişkin evrensel kabulle birlikte büyük oranda Roma miras hukukundan etkilenmişti
Sayfa 29 - dipnotKitabı okudu
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.