Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

572 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
İnsanın güzelliğini taşıdığı yer neresidir?
Dünya ve Fransız edebiyatının en büyük isimlerinden biri de Romantizm akımının en önemli temsilcisi olarak gösterilen
Victor Hugo
Victor Hugo
’dur. Onun eserleriyle ilk kez lise yıllarında "
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)
” romanıyla tanışmıştım. Kitabın özetini okumama rağmen etkisini uzun yıllar üzerimden atamamıştım. Nerede kimsesiz, çaresiz ve kalbi kırık bir çocuk görsem Cosette’i düşünmüş, nerede geçmişinden kaçamamış bir insan duysam Jean Valjean’ı aklımdan çıkaramamıştım. Sonraki yıllarda bir toplumda sefaletin, yoksulluğun ve acımasızlığın yol açtığı sonuçların ne olduğunu görmek; sevginin, şefkatin, merhametin, vicdanın ve adaletin ne anlama geldiğini okumak isteyenlere bu kitabı tavsiye etmiştim. • • • Zaman içerisinde, ölümle burun buruna olan bir insanın yaşadığı ruh haletini anlatan “
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
”nü okumuş, Hugo’nun zekâsına ve hayal gücüne bir kez daha hayran kalmıştım. “
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın Kamburu
” ise tam nedenini bilmesem de sürekli ertelediğim eserlerden biriydi. Doğrusu Hugo’nun “Sefiller” ve “Bir İdam Mahkûmunun Son Günü” adlı eserlerinden sonra “Notre Dame’ın Kamburu”nu okumak benim için bambaşka bir ufuk ve bambaşka bir tat oldu diyebilirim. Zira Hugo, bu eserinin hikâyesini Notre Dame Kilisesi, kilisenin başrahibi Claude Frollo, kilisenin zangocu* fiziksel ve işitsel engelli Quasimodo ve çingene güzeli Esmeralda olmak üzere dört ana karakter üzerinden kurgulamış. • • • Hugo, kilise zangocu Quasimodo, başrahip Claude Frollo ve Esmeralda’nın hikâyeleri üzerinden bir yandan sevgiyi, aşkı, özlemi, fedakârlığı, merhameti, acımasızlığı, ikiyüzlülüğü, insanın ruhunda yaşadığı çelişki ve çatışmaları ortaya koyuyor; bir yandan da o dönem toplumunun yaşadığı yoksulluğun, sefaletin, sınıf çatışmalarının ve adalet mekanizmasındaki çürümüşlüğün çok iyi resmini çekiyor. Bir yandan tarihle aşkı harmanlayarak insan ruhunun derinliklerine ayna tutarken; bir yandan da o dönem toplumunun adeta ekonomik, sosyal, siyasi, dini ve psikolojik röntgenini çekiyor. Yalnızca bununla kalmayıp toplumsal kurumların aksayan ve çürümüş yönlerine çok güçlü eleştiriler getiriyor. • • • Hugo, Notre Dame Kilisesi üzerinden ise o dönem itibariyle mimarinin bir toplum için ne anlama geldiğini çok iyi anlatıyor. “İnsanlığın varoluşundan XI. yüzyıl da dâhil olmak üzere geçen süreç içinde mimari insanlığın büyük kitabı, insanın güç ve zekâ anlamında gelişim evrelerinin temel ifadesiydi” diyen Hugo, matbaanın keşfiyle mimarinin yavaş yavaş kuruduğunu, köreldiğini ve içinin boşaldığını ifade ediyor. Öyle ki o, insanların ve toplumların kendini bir ifade biçimi olan mimarinin tahtından indiğini, Orpheus’un taştan harflerinin yerini de Gutenberg’in kurşundan harflerinin aldığını dile getiriyor. O, Notre Dame Kilise’sinin taş duvarlarından sütunlarına, süslemelerine, şiirlerine, odalarına ve mahzenlerine kadar birçok bilgi verirken, Paris’in de sokaklarında ve caddelerinde sizi adım adım dolaştırıyor. • • • Hugo, Notre Dame Kilise’sinin mimari özelliklerini ve mimarinin toplum hayatındaki önemini kitabın ilk iki yüz sayfasında anlatıyor. Bu bölüm kitabı okurken çok fazla dikkat ve yoğunlaşma gerektiriyor. Uzun yıllar özellikle 15 ve 16. yüzyıldan sonra mimari değeri yüksek eserlerin neden yapılamadığını sorgulamış biri olarak bu bölüm benim için çok doyurucu bilgilerle doluydu. O nedenle okurken yorulsam da çok fazla sıkılmadım. Ancak yazar, kilisenin mimari özelikleri ve bir şehir olarak Paris’in hem fiziki ve hem de sosyolojik ortamıyla ilgili o kadar çok ayrıntılı bilgi veriyor ki bazı okurların bundan sıkılabileceğini ve daha kahramanların hikâyelerine giriş yapamadan kitabı yarıda bırakabileceğini düşünüyorum. Kitabı okumayı düşünen okurlara, eserin kahramanlarıyla Notre Dame Kilisesi ilişkisinin yüz-yüz elli sayfadan sonra kurulmaya başlandığını ve bu aşamadan sonra kitabın çok hızlı bir şekilde akıp gittiğini belirtmek istiyorum. • • • Gerçekten de “Notre Dame’ın Kamburu”, kurgusu, betimlemeleri, sosyolojik, psikolojik ve felsefi analizleriyle günümüzde hâlâ çok büyük dersler çıkarılabilecek tam bir başyapıt. Okurken insan bir yandan XI. yüzyılda tarihin arka odalarında, bir yandan da baş döndüren bir mimarinin ve kent yaşamının içerisinde kendini bulabiliyor. Bir yandan yoksulların sofrasında konuk olurken, bir yandan da kralın sarayında yaşananlara tanık olabiliyor. Bir yandan sevgiye, aşka ve saf bir kalbin atışına şahit olurken, bir yandan da kendini bir mahkeme salonunda ya da bir darağacının gölgesinde bulabiliyor. Tüm bunları okurken bir yandan da Quasimodo örneğinde olduğu gibi insanın asıl güzelliğini nerede taşıdığını sorgulayabiliyor. Kitabın sabırla geçilmesi gereken ilk yüz elli sayfalık bölümünü de dikkate alarak özellikle tarihe ve mimariye ilgi duyan okurlar başta olmak üzere, kitap okumada belirli birikime ulaşmış tüm okurlara, “Notre Dame’ın Kamburu”nu mutlaka okumalarını tavsiye ederim. Kitabın bugüne kadar sayısız kez oynanan müzikali ile çekilen filmini ise kitabı okuduktan sonra izlemelerini öneririm. “Kadınların hor görüldükleri yerde, Tanrı’ya dua etmek işe yaramaz” sözünü merak eden okurlara… Keyifli okumalar dilerim! ......................................... *Zangoç: Kilisede hizmet eden ve çan çalan kimse.
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,6bin okunma
··
10,7bin görüntüleme
Demeter okurunun profil resmi
Çok sağlam bir inceleme olmuş emeğinize sağlık 👏👏Ben kitabı okumayı başardım ama bu süreçte çok zorlandım,sebeplerimi de dile getirmişsiniz.
nalkan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.🙏📚
nalkan okurunun profil resmi
19. yüzyıl başlarında Paris şehir plânlamacıları Notre Dame Katedrali'ni bakımsızlığından dolayı yıktırmak istiyorlar. Victor Hugo, halkın ilgisini bu tarihe esere çekmek ve katedralin yenilenmesini sağlamak için Notre Dame Kamburu romanını yazıyor. Roman Katedral'in yenilenmesinde büyük rol oynuyor. ... Bizim benzer tarihi eserlerimizi Hugo gibi merkeze alarak anlatan bir roman var mı bilen arkadaşlar varsa yoruma yazabilirler.👌📚🦋
HD okurunun profil resmi
Victor Hügo'nun iki eserinde orjinal eserden çevirmeyi okudum. sefiller 5 cild 1900 sayfaydı. Ama 8 günde okumasını bitirdim. 2022 yılında en etkilendiğim dünya klasiklerinden biriydi.
nalkan okurunun profil resmi
Sefiller'in daha önce özetini okumuştum. Özetinin hiçbir zaman tam ve orjinal metnin yerini tutması mümkün değil. Gerçekten insanlığın temel sorunlarını sorgulayan muhteşem ve çok etkileyici bir eser. O yüzden olsa gerek 19. yüzyıldan bu yana hala en çok okunan klasik eserler arasında yerini almaya devam ediyor. İnsanlığın sonuna kadar da okunmaya devam edeceğini düşünüyorum.👌📚
Ayfer okurunun profil resmi
Bu kitabı hep, belirttiğiniz üzere de mimari yapısından fazlaca söz ettiği için bunalmış ve de yarım bırakmıştım lise yıllarında, ama geçenlerde öykü etkinliği için sondaki söz ile bir yazı yazmaya çalıştığımda tekrar göz atınca yeniden okumak istedim. Tabi inceleme ile de daha çok istek doğdu. Yine ve her zaman Kaleminize sağlık. 🤗🍀📚
nalkan okurunun profil resmi
Hugo'nun, kitabın ilk yüzelli sayfasında genelde Katedralin mimarisini ve Paris'in fiziki mekânlarını uzun uzun anlatması gerçekten insanı bunaltabiliyor. Ama sabırla bu ilk bölümü okumayı başardığınızda kitap bambaşka bir boyuta geçiyor. O nedenle en kısa zamanda kitaba bir kez daha şans vermenizi öneririm.👌 ... Yorumunuz için çok teşekkür ederim.🙏 Keyifli okumalar dilerim.📚🦋
1 sonraki yanıtı göster
Günay Uslu okurunun profil resmi
N.D.Kamburu'nu, okuma bağımlısı olduktan sonra ikinci kez okuduğum ve ancak o zaman gerçek anlamını kavrayabildim ve ruhumda yarattığı derin izleri hiç silinmedi...Yine olağanüstü yorumlamış ve bize Hugo'yu yeniden yaşattınız.Emeğinize,aklınıza sağlık...
nalkan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.🙏📚
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.