Ruhumda ve bedenimde, yaşını başını almış insanların yorgunluğu var.”
Kitaptan küçük bir bölümü ama hayatlarımızın tamamı gibi geldiği için incelememi böyle yapmak istedim o yüzdende alıntı paylaşımına gerek duymadım
Benim başıma gelmez demeyin... çünkü bunlar gerçekten de hayatın içinde... her kadının hikayesi ayrı bir yaşam dersidir herkesin farklı bir derdinin olabileceğini, okudukça daha çok anlıyor insan.. Meral, Buket, Reyhan, Selda, Leyla... Hayatları yüreklere işleyen güzel insanlar, bu yürekleri bize anlatan güzel yazar.. Kesinlikle okunması gereken bir kitap ...
《…o nikâh masasında nasıl bir hayata ve adama ‘evet’ diyeceğimi bilmiyorum. Daha yirmi bir yaşındayım ben anne ve şu dünyada yapayalnızım sanki. Bana düşman bir babam, yakında evleneceğim ve hakkında hiçbir şey bilmediğim bir adam ve bir de yanımda çırpınıp duran bir anam var. Sevildiğimi, değerli olduğumu ve en önemlisi de insan yerine konduğumu bile hissetmiyorum. Hani geçen gün gittiğimiz arkadaşım Sude’nin düğününde ne gördüm biliyor musun? Sude ve eşinin gözlerinde aşk dedikleri o parıltıyı gördüm. İstemeden de olsa kıskandım anne onları. Bu Ekrem denen nişanlımın gözünde bana karşı böyle bir bakış yok. Ne de benim ona karşı böyle bir hissiyatım… Arabasına baktığı gibi bile bakmıyor bana, o kadar bile değer vermiyor. Anne beni kime veriyorsunuz farkında mısınız? Evlendikten birkaç gün sonra, gözümde morluklarla beni gördüğünde babamın hiç mi içi yanmayacak? ‘Ben kendi ellerimle ne yaptım yavruma?’ demeyecek mi? insan hep en yakınlarından mı görür anne, en büyük kötülüğü? Beni şu yirmi bir yıllık hayatımda güldürmeyen kaderin, bundan sonra güldüreceğine nasıl inanayım? Yaşadıklarım, umutsuzluklarım ve mutsuzluklarım, şu genç yaşımın çok ama çok ötesinde anne. Ruhumda ve bedenimde, yaşını başını almış insanların yorgunluğu var.”》