Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

720 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Çöküş
ABD'nin Kanada sınırına yakın Montana eyaletinin büyük kısmı ormanlık ve diğer eyaletlere oranla nüfusu da az. Jared Diamond ise en kalabalık şehir olan Los Angeles'de (hava kirliliği, trafik, nüfus artış oranı, çevre sorunları, atıklar vb.)yaşamakta. Eğer Montana'nun bile çevre ve nüfus sorunları varsa ABD'nin diğer bölgeleri ne yapsın? Diyerek anlatmaya başlıyor. Yüzlerce atıl maden sahasının yer aldığı bölgenin, gelecek için de büyük tehlikeler barındırdığını ifade ediyor. Zorunluluk olmadığı için doğaya serbest bırakılan atıklardan kirlenen doğa, daha sonra çıkartılan bazı kanunlarla düzeltilmeye çalışılsa da toprakta kalan toksin maddelerin hala tehlikeli olmaya devam ettiğini belirtiyor. Amerikan şirketleri sahiplerine para kazandırmak için her şeyi yaptıklarını, buradan hareketle doğanın sahibi kim diye de bir soru soruyor. Kerestecilik konusu işleniyor ve orman yangınlarının sebepleri üzerinde durulurken ağaç türünün / türlerinin buna katkısı var mı yok mu ve ne tür tedbirler alınıyor gibi bilgiler de veriyor. Çiftlik hayatı, çiftçilik ve yerleşik insanlarla daha sonra oraya yerleşenler arasında yaşanan sıkıntılardan da bahsediyor. Jared Diamond, öncelikle Geçmiş Toplumlardan başlıyor, daha sonra Modern Toplumlardan örnekler veriyor. Çeşitli araştırmalar ve yazarın kendi soruları doğrultusunda eski uygarlık ya da kabilelerin neden kaybolduğunu araştırmaya çalışıyor. Burada da en önemli etken, 'insan doğaya karşı mı?' yoksa 'doğa mı insana karşı?' sorusu eşliğinde hareket ediliyor. Güney Amerika'da bulunan Şili'ye yakın bir ada olan Paskalya Adası'na yolculuğa çıkartıyor. En yakın Şili'ye uçakla 5 saatlik bir mesafesi var. Diamond, burada bir soru soruyor: Günümüzde bile uçakla 5 saat yol gidilen adada yaşamak zor olmamış mı? Ilıman iklime sahip olmakla birlikte, adanın volkanik yapısı yaşam sürdürmeyi zorlaştırırken burada yaşayanların ataları nasıl geçinmişler? Bir başka durumda burada bulunan devasa taş heykeller nasıl yapılmış? Mısır piramitlerinin gizemi gibi okuyucuyu gizemli bir yolculuğa çıkartıyor. Heykellerin nasıl yapıldığından çok nasıl taşındığı konusuna eğiliyor. Uzun ve büyük ağaçların olmadığı bu adada bu heykeller nasıl taşınmış olabilir? Ve bir adanın ormanların yok edilmesi o adanın eko-sistemine nasıl etki eder diye soru da soruyor. Maya uygarlığının çökme sebeplerini şablon gerekçeler doğrultusunda inceliyor. Bu uygarlığın çökmesinde 'temel' neden ne olabilir? Bu ve buna benzer sorularla konuyu irdeliyor. Vikingler kısmında ise, deniz yollarını kullanarak ele geçirdikleri ya da yağmaladıkları yerlerde koloniler kurarak, buranın yerli halkıyla evlenerek, yerleşik hayata geçmeleri yanında, sürekli fetih mottosuyla hareket ettikleri için de artık yeni yer bulamayıp ganimetlerinin azalması; savaş aletleri ve ev için oduna ihtiyaç duymaları gibi sebeplerle ormansızlaşma üzerinde duruluyor. Ormanların kesilmesi ne gibi sorun ortaya çıkartmış? Vikinglerin ve İskandinav halkının aşama aşama Hristiyanlığa geçişi ve bunun sebepleri üzerinde de duruluyor. Burada da coğrafya ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Bu geçmiş Toplumlar başarıya ulaştıktan sonra ne oldu da yok oldular. Buna etki eden şartlar ne idi? İnsanların bu kendi topluluklarının yıkılmasına bir katkısı olmuş mu? Yoksa tamamen doğal afetler mi etki etmiş? Modern Toplumlar kısmında ise Ruanda soykırımı ile bölüm başlıyor. Binlerce yıl değil yakın zamanda (1994) bir Afrika ülkesinde meydana gelen olaylarda yüzbinlerce insan ölmüştü. İki kabile arasında çıkan ve özellikle 'dış güçlerin' de yangına benzin dökmesiyle alevlenen olayların arka planında yaşananlara değiniyor. Hutiler ile Tutsileri birbirine düşman kılan etken ne idi? Hutilerin Tutsileri planlı bir şekilde öldürmesi peşinden Hutiler neden bu seferde yine Hutileri öldürmeye başladılar. Jared Diamond da çeşitli sorular eşliğinde durumu anlatıyor. Bir ada iki halk iki toplum: Dominik Cumhuriyeti ve Haiti'yi anlatıyor. Birisi siyasal ve ekonomik olarak nasıl düzlüğe çıkarken diğerinde ise sürekli kavgalar, istikrarsızlık olur. Adanın doğal yapısı ve bundan iki halkın faydalanması ve diğer etkenler anlatılıyor. Çin'in hem üretici hem de tüketici olması, sanayi ve tarımla yoğun bir şekilde içe ve dışa mal yetiştirmekle uğraşması, kirlilik, çevre sorunları, ormansızlaşmayı peşinden sürüklüyor mu? Doğa ile insanın kavgasının başka bir kısmını anlatıyor. Madenci Avustralya ile Avustralya kıtasına Avrupalı beyazların yerleşmesi ve yanlarında getirdikleri bazı hayvanların buraya uyum sorunu ile doğal yapıda meydana gelen değişimlerden bahsediyor. (Yazarın tarih bilgisi 'kıt' olduğu için Avustralya ve Yeni Zellanda (Anzak) askerlerinin Çanakkale de kaybedişlerini İngiliz komutanların beceriksizliğine bağlıyor. Bu durumu, Stefan Zweig'in Bizans'ın Düşüşü ile ilgili anlattığı o hikayede geçen 'kapı' ya benzettim. Zweig da Osmanlı'nın başarısı olarak değil, 'meşhur kapı' olayına bağlamıştı. Jared Diamond da Çanakkale'yi Zweig'in kullandığı 'kapı' gibi kullanıyor. Ortada başarı yok Anzakların başındaki komutanın hatası olarak görüyor. Zweig da benzer durumu Bizans'ın düşmesinde kullanmıştı.) Çevre üzerine odaklanılan bu çalışmada çok çok eski toplumlar ile modern toplumların çöküşüne giden yollar aydınlatılmaya çalışılıyor. İnsanların doğa, çevre, hayvanları aşırı yok etmesi kişisel ve yakın çevre ile ilgili olsa da tek başına sorunların kaynağı için yeterli olmayabilir. Sermaye sahiplerinin daha fazla para kazanma arzusu bazı şeyleri görünmez ve ötekileştirirken, kısa vadede kazanç uzun vadede bazı yıkımları da ortaya çıkartıyor. Sermaye sahipleri bir süreliğine o bölgelerde iş yapsa da olumsuz etkisi çok uzun yıllar sürüyor. Yazarın elinin ayarı yok. Yazdıkça yazmış. Boşluk kalmaması için her şeyi eklemiş. Bu kitabın ham halini düşünemiyorum. Ansiklopedik ve coğrafya bilgisinin ağırlıklı olduğu, yer yer saha araştırmalarıyla desteklenip var olan durumları sosyolojik bir çerçevede değerlendirip eski uygarlıklar hakkındaki bilgileri antropolojiden de yardım alarak diğer bilgilerle kaynaştırıp bir derleme sunmuş. Okunmasında ve de anlaşılmasında (çoğunlukla) herhangi bir sorun yok. Lakin 720 sayfalık kitap öyle bir çırpıda okunup anlaşılamaz. Bu sefer de 'ne zaman bitecek bu kitap' düşüncesi alevleniyor. Yazarın çok uzun yıllar boyunca uğraştığı ve bu sayfa sayısına kadar düşürülen kitabı okuyucu da biraz zaman vererek okuyabilir. Ruanda iç savaşı hakkında çok az bilgim vardı lakin burada 'ayrıntıları' öğrendim. Aynı şekilde Avustralya'nın hem ada hem ülke hem yerel unsurlar hem de dışarıdan gelenler yüzünden yaşadığı değişimi de görüyoruz. Haiti ve Dominik Cumhuriyeti de yine ilginç kıyaslamalar içermektedir. Lakin 'Nors Gröndland' kısmı aşırı derece de fazla tutulmuş. Çok katmanlı bir kitap. Okunmaya değer mi değer. Lakin biraz sabır gerektiriyor. Ben bu kitabın Amerikalı yayımcısı olsam, bu kitabın kısaltılmış sürümünü de piyasaya çıkartırdım. Kısaltılmış kitabın çok daha etkili olacağına inanıyorum. Bu kadar kalın kitaplar önce gözü korkutuyor, sonra okumayı erteletiyor. Fakat içerdeki bilgiler kısaltılsa da anlam kayması veya daralmasına yol açacak bir durum da yok . Jared Diamond, Çöküş adlı kitabıyla 'Toplumlar Başarısızlığı ya da Başarıyı Nasıl Seçerler?' konusunu işliyor. Esasında temel aldığı noktalar belli. O şablonları toplumlara uygulayarak oradan sonuç çıkartıyor. Bu kitabı 1 - 12 Şubat 2021 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 24 Ekim 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. Tavsiye ederim. Okuduğum kitap, 1. Baskı Şubat 2019 tarihlidir. Kitabı tercüme edenin de eline sağlık.
Çöküş
ÇöküşJared Diamond · Pegasus Yayınları · 2019471 okunma
·
252 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.