Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Ortadoğu'da Kanlı Bahar
2019'un ağustos ayında Ortadoğu'da 'Kanlı Bahar' hala devam ediyor. Amerika'nın kendi çıkarları doğrultusunda bu coğrafyayı kana bulamasının resmi adı 'Arap Baharı' olsa da gerçekleşen Kanlı Bahardır. 2011'de başlayan bu yıkım, yok etme, sürgün, katliamlar tüm hızıyla devam ediyor. Suriye'yi işgal etme harekatı üzerinden 8 yıl geçti. Kitabın yazıldığı zaman üzerinden 7 yıl geçti. İnsanlığın Amerika ve onun işbirlikçileri tarafından katledilmesi üzerinden 8 yıl geçti. Ve insanlık ölürken 'para babaları' ellerini ovuşturmaya devam ediyor. Şimdi şunu sormak lazım: Suriye'de bu 'dış güçlerin' katliamları ne zamana kadar sürecek. Libya'da Kaddafi'yi katledip demokrasi getirecek şeref yoksunları, iç unsurlarla beraber Libya kaynaklarını sömürülmeye devam ediyor. Peki, Türkiye'nin özellikle 1980'li yıllardan itibaren inşaat sanayinde büyük yatırımlarına ve işçi yatağına ne oldu? Şu an Libya'da kim kime dum duma; kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı bir süreç devam ediyor. Lakin özgürler mi? Suriye Arap Cumhuriyeti ve başında bulunan Beşar Esad'ı beğenip beğenmemek ayrı durumken, Amerika ve onunla işbirliği yapanların yürüttükleri işgal, imha planlarını ise ayrıca ele almak gerekiyor. Suriye'nin toprakları Amerika tarafından işgal edilmiş durumda. Suriye'de tek çözüm var. O da BM'ye göre egemen bir devletin sınırlarına saygı duyulacak ve egemen devletin içindeki terörist unsurları temizlemek için herkes ona yardım edecek. Türkiye nasıl ülke sınırları (bazen dışında da) içinde operasyon yaparak terörist unsurları etkisiz hale getirmeye çalışıyorsa, Suriye de kendi toprakları içinde terörist unsurlarla mücadele ettiğinde niçin sorun oluyor? Silahlı muhalif olabilir mi? Şu an Suriye devletinin yanında yer alan Rusya Federasyonu ve İran İslam Cumhuriyeti ile sınırları içinde pisliğin büyük kısmını temizledi. Burada anahtar konum Türkiye'de. Türkiye eğer Suriye ile 2011 öncesi gibi resmi düzeyde irtibat kurduğu andan itibaren Amerika'nın buralarda oluşturmaya çalıştığı yapay 'yeni çekiç güçler' de çökecek. Türkiye'nin menfaati Suriye iledir. Amerika ile birlik olmak ancak kan, gözyaşı, zulüm getirir. Büyük iblis Amerika, en son 15 Temmuz 2016'da darbeyi nasıl organize edip ve 'incirlik' üssünü teröristlere nasıl kullandırdığını cümle alem gördü. Hala bir Amerikanperstlik yapmanın anlamı da yok. Hüsnü Mahalli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Suriyelidir. Yani orada doğmuş, büyümüş, okumuş, sonra Türkiye'de okul hayatına devam ederek burada çalışmaya başlamış. Onu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. Bir de masa başında, ekran karşısında oturup hayatında Suriye'ye gitmemiş, suyunu içmemiş, yemeğini yememiş, sokaklarında dolaşmamış kişiler var. Bunlar 'uzman' vasfıyla büyük büyük laflar ediyorlar. Ama sözleri ekranın dışına çıkmaz, karşılık bulmaz. Çünkü o coğrafyanın (salt Suriye de değil) tarihini, kültürünü, etnik yapısını, dinlerini, mezheplerini, siyasetini, aşiretlerini sadece kağıt üzerinde tanımaya çalışıyorlar. Bu bilmeyen, tanımayan kerameti kendinden menkul ne idiği belirsiz kişiler, 'havuz uzmanlığı' yaparak televizyonlarda arzı endam ediyorlar. Bunlar sözde bir şey anlatıyor, Hüsnü Mahalli ise realiteden bahsediyor, lakin yok sayılmaya devam ediliyor. Amerika'nın Ilımlı İslam projesinin altı kazındığında radikal dini yapıları dolaylı veya doğrudan desteklediği ortaya çıkıyor. Örneğin diyor, Irak'ta laik Sünni kesim varken, bunları dışlayıp köktenci unsurlarla niçin işbirliği yaparak, bu coğrafyanın tüm unsurlarını birbirine kırdırıp ve bunu da oralarda bulunan yerel unsurlarla daha kolay tezgahlamasını anlatıyor. Çok ilginç anekdotlarla tarihi sevdirecek kadar durumları güzel anlatıyor. Örneğin, 1798 yılında Mısır'ı işgal eden Fransız Bonapart'ın kendini Müslümanları, Osmanlılardan çok daha iyi sevdiğini, Kur'an'a ve Peygamberine de büyük saygı duyduğunu söyleyip halk arasında adı Ali Napolyon Bonapart Paşaya çıkan Bonapart, heyetiyle beraber Cuma namazına katılması gibi enteresan bilgiler de yer alıyor. Büyük Ortadoğu Projesinin çıkış yeri ve olacaklar üzerine düşüncelerini paylaşıyor. Tunus, Libya, Cezayir, Mısır, Yemen, Fas, Bahreyn'de yaşananları da okuyucuya aktarıyor. Bu sayede ayrıntıya girmeden genel bir Ortadoğu tarihini de okuyoruz. Hüsnü Mahalli oynanan 'Büyük Oyun'u deşifre ediyor. Tek tek anlatıyor. Bu coğrafyada yaşananlar bu kadar net, bu kadar dolaysız, bu kadar emin bir şekilde zor anlatılır. Onu başarıyor. Bu coğrafyanın makus talihini, yaşanmış gerçek örneklerle anlatıyor. Anlatırken de dediği gibi, ders alınmadığı için tekrar tekrar sahneleniyor 'Büyük Oyun'. Amerika'nın işgal planı üzerinden 8 yıl geçti. Hüsnü Mahalli 2012 yılında gazete köşelerinden kitap sayfalarına taşınan bu kitabında 2012 yılına kadar geçen sürede yaşananları sıcağı sıcağına anlatıyor. Ortadoğu'yu en iyi bilen -ki kendisi oralı zaten- gazeteci olarak 2012 yılında bu kitabı çıkartıyor. İlk baskısı ocak 2012 de yapılan kitabın ben şubat 2016 tarihli 'güncelleştirilmiş' baskısını okudum. Kitabın baskısı yok. Bu kitabı bulup okuduğunuzda hiçbir şey kaybetmeden çok şey kazanırsınız. Tarihlerin önemi yok. Zaten oynanan oyunlar sürdüğü için sadece zaman çizelgesi ileri de duracak. Ezcümle: Bu kitabı 18 - 22 Ağustos 2019 tarihleri arasında okudum. Bu yazı ise 26 Ekim 2021 tarihinde 1000Kitap sitesine eklendi. 2021 yılı itibarıyla Amerika'nın Suriye'yi işgal planı hala yürürlükte. Ve Hüsnü Mahalli Ortadoğu'daki Kanlı Baharı yazmaya hala devam ediyor…
Ortadoğu'da Kanlı Bahar
Ortadoğu'da Kanlı BaharHüsnü Mahalli · Destek Yayınları · 201290 okunma
·
186 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.