Popüler kültürün zihinlerimize nakşedilmiş tasarımları, Vladimir Nabokov’un başyapıtındaki karakteri görselleştiriyor, onu bir beğeni ve tüketim nesnesi haline getiriyor. Böylece Lolita, Nabokov’un yerdiği bayağı estetik beğeninin, Rusçada “poşlost” tabir edilen kavramın alanına dahil oluyor. Nabokov Nikolay Gogol biyografisinde, “poşlost”u tam anlamıyla değil, fakat birkaç veçhesiyle ifade eden bazı kelimeleri sıralar: Ucuz, yapmacık, sıradan, gösterişçi, zevksiz.3 Yazar “poşlost”u, yine Türkçeye hakkıyla çevrilmesi imkânsız bir başka kavram olan “philistinizm” ile beraber anar. “Philistine”, der, “maddi ve sıradan şeylere ilgi duyan, zihniyeti kendi topluluğunun ve döneminin harcıâlem fikirleri, basmakalıp idealleriyle şekillenmiş yetişkin bir insandır.” “Philistine”, sanatı, edebiyatı ne bilir ne de önemser ama harcıâlem dergileri okumayı öğrenmiştir. Bir yazarı diğerinden ayırmaz; az, sadece işine yarayacak kadarını okur ve kendince güzel kitap seçimleri vardır. Resmi pek umursamaz ama meşhur tabloların reprodüksiyonlarını satın alabilir. “Görgüsüz” (vulgarian) terimi de “philistine”e yakın anlamdadır