Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

260 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bilimkurgu kitap kulübümüzün Kasım kitaplarından ilkini okudum bitti. PKD'den okuduğum ikinci kitaptı Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi ve bende farklı izlenimler bıraktı. Önce kısaca konudan bahsedeceğim ve yine fikirlerime yer vereceğim ardından. 1992 yılında geçen distopik bir evren kurguluyor PKD. Son Dünya Savaşı'nın etkileri azalmaya başlamış ama genetik özellikler ile zihni bozan radyoaktif tozun etkisi hâlâ devam etmektedir. Dünya'da yaşayanlar bir sınıf düzeni oluşturmuş ve 3 gruba ayrılmıştır. Normaller, özeller, androidler. İnsanların çoğu, tozdan etkilenip "özel" olmamak için Mars'a göçmüş ve hayvanların çoğunun da nesli tükenmiştir. Özeller, tozdan en çok etkilenenler olmuş ve vücutlarında, derilerinin renginde, zihinsel yetilerinde kayıplar olmuştur. Öyle ki; onlara uygulanan zekâ testini geçemiyor ayrıca Mars'a girmelerine izin verilmiyordur. Çünkü "gerçek insanlar" ile Mars'da oluşturulan yeni düzende gen havuzunu bozmalarına izin yoktur özellerin. Dünyada kalıp ayak işlerini yaparak yaşamaya çalışırlar. Toplumdan dışlanan insanlardır onlar. İşte böyle bir düzende kahramanımız Rick Deckard çıkar karşımıza. Rick, bir normaldir. Mars'a göç edebilecekken işi nedeniyle Dünya'da kalmak zorundadır. Çünkü o bir ödül avcısı ve görevi ise süresi dolmuş androidleri emekliye ayırmaktır. Rick'in en çok istediği şey "gerçek" bir hayvan sahibi olmaktır. Ama bunun için Mars'dan kaçmış sekiz androidi emekliye ayırıp ödül parasını kazanması gerekmektedir. Çünkü gerçek bir hayvana sahip olmak ayrıcalıktır ve ayrıcalık da pahalıdır. Rick'in görevlerinden biri, android ile insanı ayıran Voight Kampff Testi uygulamaktır. Bir dizi soru sorarak empati ölçümü yapıyor ve buna göre karşısındakinin insan mı android mi olduğuna karar veriyordur O! Peki ya androidsen? Daha da önemlisi ya bir insansan ve androidi emekliye ayıracak yani öldüreceksen? Ve o çok güvendiğin empati yeteneğin olmayacak yerde devreye girerse? Rick de bu durum ile yüzleşmek zorunda kalacak ve hem insanlığını hem de varoluşunu sorgulayacaktır. Konuyu ele aldıysak şimdi de kitapla fikirlerimi kıyaslayarak ele almak istiyorum. Gerçek bir hayvan beslemek ile başlayalım. Soru 1: İnsanlar, hâlâ insanmış gibi hissetmek için mi hayvan besler? Soru 2: Hayvan beslemek, insanlar arasındaki empati yeteneğinin bir sonucu mu yoksa içinde bulundukları durum nedeniyle hayvanların nesli tükendiği için onlara sahip olmak statü göstergesi mi? Empati ile devam edelim. Bir android ile insanı ayıran en önemli özellik, insandaki empati yeteneği. Yazar buralara çok iyi değinmiş. Ve öyle yerlerde küçük detaylar eklemiş ki bu empati yeteneğinin biz insanlar için aslında sözde kaldığını da anlatmış. İnsandan insana değişen, farklılaşan ve şekillenen empati olmaz demek yerine örneklerle diyaloglarla yansıtmış bunu okuyucuya. "Androide" gösterilen muamele ne ise bir "özele" gösterilen muamele de o bu evrende. Özellerin de bir insan olduğunu düşünürsek, empati bunun neresinde? Yani; Hümanizm koca bir yalan. Dolayısıyla insan koca bir yalan! Bu evrende bahsedilmesi gereken diğer bir unsur ise din. Mercerizm adlı bir din ve bu dine inanan hâttâ tapan insanlar var. Dini bir insan için ruhsal ihtiyaç olarak gösteren bir din müridi de burada tabi. Mercer, bu sahte dinin peygamberi! Ama dinin de kısır kaldığı bir nokta var. Androidler bu dinin "birleşme" denen durumunu anlayamıyor. Yani bu sahteliklere kanmıyor onlar. İronik! Teknolijinin gelişimi insanın laneti olabilir mi sorusu da sayfalar boyu okurun peşini bırakmayan düşünceler arasında. Gelişen teknoloji sayesinde üretilen androidlerin (Nexus 6 gibi) yetenekleri ve insansılıkları o kadar iyidir ki gerçek ile ayırt edilmemektedir. Bu denli iyi üretimin ürünü olan androidler nedeni ile insanın kendi varlığını sorgulaması da olasıdır. Bir noktada yapay ile gerçek arasındaki farkı anlamaya çalışmak böyle bir dünyada mümkün müdür? Kitabı yaklaşık iki günde, severek okudum ben. Ancak yazarın tarzından mıdır bilinmez, diyalogların gereğinden fazla uzadığı yerler farkettim. Olmasaydı da olurdu, hâttâ akışı bozmuş dediğim bazı kısımlar oldu benim. Tabi ki yazarı yeni yeni tanıyor olmam da cabası. Bu durumu göz önüne almazsak, okuduğum farklı kitaplardan biriydi. Bana; insanlığı, duyguları, varoluşu, dini, evrimi ve geleceği sorgulattı. 1968'de yayımlanmış bir kitap gibi değil de sanki gelecekten haber vermiş gibiydi okuduğum her şey. Yazarla tanışma kitabım olan Yüksek Şato'daki Adam gibi yine memnun bir şekilde kapattım kitabı. Yeni PKD'ler beni bekler. Tavsiyedir...
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?Philip K. Dick · Alfa Yayıncılık · 20211,876 okunma
··
3.052 görüntüleme
Aylin Büyüksavaş okurunun profil resmi
Benim de özellikle dikkatimi çeken yerler, insanların beraberlik duygusunu pekiştirmek için oluşturulan din ve empati kuramayan, sürekli belli grupları dışarıda bırakan insanlar olmuştu. Kitabın genelinde hissettiğim melankolik hava da beni belli yerlerde rahatsız etmişti. Yine de Pkd'nin zekasına ve düşünme biçimine hayran kalarak kapattıgım bir kitap oldu. O sebeple incelemende kendi hislerimin yansımasını gördüm. Emeğine sağlık, çok etkileyici ve ortada kalan durumları net bir şekilde yansıtan bir inceleme olmuş👏👏💜
fazi okurunun profil resmi
Aylincim, seninle aynı düşüncelere sahip olduğumuz için mutluyum. Kitabın empati konusuna ve dine olan yaklaşımına ben de hayran kaldım. Farkları bizim anlamamızı sağlamak için kalemini konuşturmuştu PKD. Şimdi sırada üçüncü kitabını seçmek var 😍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.